1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
50
Okunma
bulutlar kavun içi sönerken
güneş bir bıçağın kör tarafından battı
şimdi işin yoksa git nagihan’ı bul
bir türkü gibi söyle adını
parklara
yollara
kent meydanlarına
içlensin tek kelime türkçe bilmeyen zenci
sıhhıye’de on sekizlik sakal gibi bittim
dedim ben size
nagihan’ı sevmek zor iş
tamam sevdik diyelim
bu kadar mı
bir sonbahar gecesi bulmalısın uzun uzun
karanlığı ay ışığıyla incelmiş
birde o şarkıyı tesadüf ettirmelisin
ki yıldızların cilası olsun
fakat nagihan bu
demez mi hani öncesi bunun
güneşi de yakalayalım mı gökyüzü bitimlerinden
hadi yakalayalım
başı boş rüzgarlar esip dursun
sen saçlarını geriye tarıyorsun ya
evden çıkarken ocağın altını kapatmayı unutanları hatırlıyorum
sonra söylemedi demeyin
nagihan’ı sevmek zor iş
kan kırmızı bu yıkıyorum çıkmıyor aklımdan
bir ikaz gönderiyorum gökyüzüne
elimle ağzımı kapatıp açıp
uzayı düşününce uzayıveriyor sevmek
bakın size söylüyorum
nagihan’ı sevmek zor iş
kaç gece biriktirdim saçlarının siyahına
kirpiklerini açınca yıldızlar
gözlerine taa uzaktan geliyorum
beni eksiltemez devletlerin koyduğu ambargo
siz nagihan’ı bilmezsiniz
çok çabuk kurur yanlızlığı
kendi kendine kaç farklı şahıs
kanto tuluat tek başınalığı
onsuz kalkan her gemi bir şeyler götürür hayatından
bütün yollar gitmeyi tasarladığı
dedim ben size
nagihan’ı sevmek zor iş
sokaktaki son çocuk
eve çağrılmayan
kapılar söylemiyor kim o
kayıtlı