12
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
1939
Okunma

İmlecine sığındığım en saf rabıtasında
Kıyama durduğum hele ki yüreğin tümleci iken
Salkım saçak ne de patavatsız rahvan imge.
Tekelinde şu beyhude ömrün biraz da
Sefalet addedilen anlık bir kıyımdan bin beter
Sureti nefrete bulaşmış kirinden muzdarip iken
En sefil rehaveti sığınağı bir gölge
Kadar isyankâr.
Hanidir sol yakamda düşkün bir sarkaç iken
Devinen rahvan edimlere takılı aklın,
Belirsiz bir gidişat nasıl da tekelinde
Onca kifayetsiz bir gönülden arda kalan
Yine de bindiğim trende, hangi duraksa
Arkamda kalan.
Tümden gelen çoğul bir sağanak;
Hakkaniyeti revnak bir kıyam iken
En asil ve payidar özlem;
Tasavvuru gölgeli bir rabıta, baştan sona
Nakşettiğim soluk şarkıda şakıyan
Hüzne delalet mihrabı yeknesak bir cümleden ibaret.
Dokunaklı tınısı varsıl bir yüreğin deviniminde
Göz göze geldiğim ayrılığın sancısı;
Yitip gitmelerde saklı oysa en bariz yanılgı.
Suret-i kati örselenmiş en münafık vazgeçiş,
Kaygan zeminlerde tepetaklak bir ömürden ibaret
Madem aşkın o hulasa serzenişi kadar asılsız
Bir var oluş hani olur da;
Rast gelirim ansızın.
Görüp göreceğim en asil düş,
Kaderin tecellisine dokunuş
En sessiz şarkı yürekten nakşeden,
Gönülsüz bir yolculuk benimki;
Gidip gelmelerden mütevellit
Üstelik bilmeden tükettiğim ömrün haznesinde
Vakur bir baş kaldırış,
Sesi derinlerden nükseden.
Gölgeli bir aşkın tınısında kaybolmuşluğun da
Çok ötesinde, kısılı kaldığım en ölümcül sancı
Ve ahenksiz bir ömrün tezahürü iken
Şu saklı üç beş beyhude yergi:
Bir kulağımdan girip öbüründe tıkılı kalan
Rahvan bir düşüşün şerefine,
Çaldığım aynı şarkı anbean.
En iri kıyım muhafazalı bir aşkın
Yitik tınısı
Ve en muhalif dürtü yıkılmışlığın perde arkası
Kadar siteme dönükken yüzüm
Ve bilip bilmeden rast geldiğim o muhalif rotada
Verilen komutlardan ibaret bir ömür.
Belli ki peyzajı safran sarısı bir haritada
Yol verdiğim ölümcül düşlerimden arda kalan
Yıkık bir maziye delalet iken
Şu döktüğüm gözyaşı.
Zalim, bencil ve en hezeyan yüklü imge iken,
Yoldan çıkmışlığın baş ağrısı,
Asılsız bir rabıtaya yenik düşüp de,
Çarpıldığım bir akım kadar devingen.
Asılı en büyük erdem mademki,
İnsanlığın rotası,
Hadi ver elini ve avuçla tüm maziyi.
Yetmedi ört üstümü günahlarla
Ve söyle son sözünü
Ölüm öncesi.
Alabildiğine nazenin bir yürekten
Salkım saçak dökülen sakil bilinmezliğinde
Mademki saklı bunca sitem:
Hadi dön arkanı ve kaybol gözden.
Bilirim bir hezeyandan ibaret en kıdemli sancısın,
Sanrılarda kaybolmuşluğum kadar
Beyhude bir çakıl taşıyım
Yeri geldi mi,
En çatık kaşlı isyanımda savurduğum
Bir toz bulutuna denk düşüp
Çaldırdığım çocukluğuma tüm özlemim.
Öznesi yitik bir tümcenin kim bilir
Kayıp hangi imleci
Şu savruk benliğimle kıyama durduğum,
Rahmet yüklü sağanakta eriyip giden
Bir faniyim
Ve bilip bilmeden koymuşken son noktayı.
5.0
100% (19)