2
Yorum
5
Beğeni
4,8
Puan
956
Okunma
eski bir bellektendi,
yürümek denizinde alışılmışı yaşamanın adı.
kulaçsız fersahlar alıyordu sokaklar,
anılarımın kavşaklarında.
fakat
neden sonra,
bir ’yol vermek saygısı’nda dizildi boğazıma sözcükler.
akıl öğün ediliyordu
haznesi dolu soruların, soğuklar almış gövdesine.
peki
sorarım size
hangi felsefenin ilkesiydi gülümsemek?
pardon
biliyordum;
yoldaştı sorular ve boş cevaplar.
peki
o zaman,
ritimsiz bir diz çöküş dinlenişinde
bir heyulanın asude sesine yaslayın beni.
ki
tuşlarına uzak kalmayım, geleneksiz şemaların.
çünkü
bakarsınız,
tersinir işlemez
her zaman
nar suyunda kapı aralığı konuşmalarım.
çünkü
bakarsınız,
bir ütü kavrayışında
düz ederim korkulukları.
çocukluğuma saplanmış
yeni yaşları
üflediğimle kalır
sancılarım.
yine de
aman sakın;
değişmek sızmasın
boşluklarından,
yaşamak denen anlamsızlığın.
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)