2
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1236
Okunma

bütün yolculuklar oradan başlar
oradan uğurlanırsın
dost, akraba, hısım
yakın çevredeki tanıdıklar
yine orada son bulur
orada güleryüzle karşılanırsın...
göz göz odalar
içinde bir hengâme
o dalar, bu dalar
doluverir odalar(?)
bir tren düdüğüyle
bir çığlık kopar içinde
çuf puf, çuf çuf puf, çuf puf
buharlı bir lokomotif;
uçar gider yüreğin duman duman...
biri sağ, biri sol
ne kadar hüzünlü
o kadar uzun
kaygan, ıslak
ömrünce gidilen yol...
deniz yolculuklarından büyük zevk aldım
albatros kanatlarında
mavi tuzlu sulara, okyanuslara daldım,
ama en çok kara istasyonlarına takılıp kaldım
gezip dolaştım dağları,
sürmeli ceylan, sümbül kekik
ara istasyonlara daldım
tünellere girdim çıktım
uzakdoğu’ya; gözleri çekik
japon denizi’ne kadar uzandım...
ne zaman trene bindiysem
sevdalandım hüzünle...
son yolculukta rampa yukarı
ağır ağır, çıkıp gitmişti bir tren
hani o beni, ardında dağların
güzel atlar ülkesi’ne,
erciyes’in tepesine
alıp oradan zaman zaman
gün batımından sonra
hesperid’lerin elma bahçelerine
ay’a, yıldızlara kadar götüren...
hâlâ bitmedi yolculuk
biliyorum
o göz istasyonunda karşılayacak yine beni
elinde tomurcuk güller
güleryüzüyle, filizlenen gül çocuk...
ağlama, ağlama, ağlama, ağlama
ağlama; boğulma hıçkırıklara
gittin diye beyaz mendil sallama
orada biner, orada inerim
göz göz; içinde sinerim
daha gelemedik sona
varamadım gözündeki son istasyona...
Şaban AKTAŞ
26.01.2016