9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
877
Okunma

sağanak bir yağmur eşlik etmişti
ilk gözgöze gelişimize.
akıl baştan gitmişti
anlamsızca yürümüş
bildiğimiz yollarda kaybolmuştuk
saatleri oyalamak adına çocukca,
oyunlarla uzattık ayrılık vaktini
ama saat oniki’de külkedisi olmamayı
başaramadım...
gitmiştin/bakakalmıştım ardında...yağmurla başbaşa
sonra...
bembeyaz bir örtü örtmüştü doğa
tenimizdeki gökkuşağına eşlik etmek için
mısırı koçanından,kozalağı çamından
ayırıp yaktık inadına
onlar yanarken,bizde tende yandık
biz onları seyrederken, onlar bizi kıskanarak ısıttı
ama saat oniki’de külkedisi olmamayı
başaramadım...
gitmiştim/arkamdan bakakalmıştın...karlarla başbaşa
sonra mı..?
bahar hüzündü,ayrılıktı kahır mektupları yazdığım
umudu haziran’a yüklemiştim
külkedisini masal kitabının arasına sakladım
anıları koynuma aldım her gece
sessizlik cümleleri yakıyordu yüreğimizi
gitmemiştin/gitmemiştim/giden yoktu
...ayrılıkla kalakalmıştık başbaşa...
ve sonra...
doğum günümü ilk kez bu kadar çok anlamlı bulmuştum
haziran’ı kucaklıyasım vardı bir sabah,
sen diye...
ve yine sen diye öpmek vardı haziran’ı
titreyen sesini telefonda duyduğumda...
temmuz,ağustos daha çok yakacaktı anlaşılan
koskoca çınarlar boyun eğecekti dallarıyla
bizi selâmlamaya
gölgelerinde,gölgelerimiz el ele,sarmaş dolaş
saatlerce,günlerce...
deniz hem sakin,hem köpüklerini kıyıya vururken
dudaklarımız özlemin acısını çıkartacaktı
saat oniki’de kahkahalar atacaktık çocukca
kahvaltıyı beraber yapmanın huzuru mutluluğuna,
temmuz,ağustos eşlik edecekti güneşle...
ve...sonra’ları kaldırdık en sonunda
şimdi diye başlıyoruz cümlelerimize
sen orada
ben burada
aradaki uzaklık özlemle ısıtıyor içimizi
hasret biriktiriyoruz,
vuslatlarda bolca harcamak için...
Ayşe yayman
23.03.2007