3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
799
Okunma
Dört duvarın dostluğunu bilir misiniz
Her gece biriyle sarmaş dolaş uyumayı
Hele bazı geceler
Cılız bir sesle de olsa duvarların dilinden
Sevildiğinizi duymayı…
Çocuk sevinçlerini yaşadınız mı göğsünüzde
Basit ama içten, yalçın kayalarda kırılan dalgalar gibi
Yanaklarınızın gülümseyen dudaklara direnmeyişini bilir misiniz
Ellerinizin titremeden çalan telefona sarılışını
Sonra yine kendiyle sessiz kalışını…
Sıkılıp siyahlardan
Ardınıza bakmadan çıktınız mı hiç kapıdan
Dağları mekân tutup yalnız yaşamayı düşlediniz mi
Ya da her sabah medet ummayı denediniz mi
Yaprakları nemli bir gülden, ya da kendince salınan papatyadan.
Dört yolun sizi beklediği yerde beşinciyi arayıp
Bütün lambaları aynı renge boyadınız mı
Dönmeyen beklentilerinize yol açtınız mı olur olmaz yerde
Lüzumsuz bir ayrılık kazanına düşüp
Bir hiç uğruna arayışlarınızla kaynadınız mı…
Yürürken günün bir vakitsiz saati
Aniden yüreğinizin birinin ardından koşmasını yaşadınız mı
Siz hiç sırt üstü yatıp tavanla baş başa kaldınız mı
Ya da kenarları kırık, ortası çatlak bir aynada
Kendi gözyaşlarınızla ağladınız mı?
İşte ben, diğer yanını da gördüm aynanın
Gülkurusu şekline bürünmüş ne yalanlar vardı
Sahi, maskeler de hıçkırırmış siz hiç gördünüz mü
Kokulu havluların arasında ihanetler kımıldanırken
Bütün dünyam odam kadardı, odam kadar dardı.
Hayallerimi koyduğum çerçevelerle süslemiştim, söktüm
“Git! ” demişti yüreğim, “Sensizliği sana tercih ederim! ”
Gece yarısıydı yırttırdığında düşüncelerimi teker teker
Delikanlı olmalıydın, dürüst olmalıydın, mert olmalıydın güzelim
Bilirsin çekinmem, vuslat türküleri söylediğim gibi, hicran türküleri de söylerim
Turgut Uzdu
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
5.0
100% (1)