Saat 7:35 geçiyordu karlı bir istanbul sabahıydı
Üzerimde siyah bir mont siyah bir kazak velhasıl eldivenden çoraba kadar her şey simsiyah
Tir tir titrerken otobüs bekleme durağında
Sen çıkagelmiştin karşıdan...
Saçlarının uçlarındaki kar tebessüm ediyordu
Soğuktan al al olmuş yanakların Amasya elması görüntüsünü veriyordu.
Elinde bir uzun lark sigarası çektikçe bitmiyor, bitmesini istercesine.
Gözüm izmaritinin dibine takıldığında dudaklarının izleri izmarite yapışmış izmariti bile ruja bürümüştün.


Sonra kırmızı çantandan dışarı sarkan yeni çekilmiş vesikalık resmin çarptı gözüme
Allahım!
Yok böyle bir şey dedimdi içimden
Sonra gözlerine takıldı gözlerim
Ah o gözler ah nereye baktığı belli olmayan
Ebruli bir zerafet, can yakıcı bir netafet (!)
Lakin kör olabilirdim bu güzelliğin edası karşısında ki
Verilmiş sadakam varmış 1000 waltlık elektirikten son anda kurtuldum.


Sonra otobüs geldi hiç bitmeyecek sandığım o yolculuk
Bir kisilik yer vardı oturacak ben de öyle yaptım sen oturma diye senden önce davrandım.
O kokun yok mu o kokun
Otobüs şöfürü baygınlık geçirecekti neyse ki kapıyı açtı
Millet bayılmaktan son anda kurtuldu.
Asrın kazası olabilirdi vesselam.

Sonra sesin ilişti kulaklarıma
"Müsait bir yerde inecek var deyişinle göbek atışım bir oldu sevinçten"
Hayır hayır aynı yerde ineceğimizden değil
Bayılma korkusundan kurtulduğumdandı.
Sonra sen tam inecektin ki ayağımı uzattım
Takılıp ve düştün ya
Şimdi aklıma geldikçe gülüyorum
Çok komiktin sevgili...

Salya sümük ve gözyaşlarınla birleşen rimellerin
Yanağında kurumuş bir nehrin çatlaklarını andırıyordu.
O an dut yemiş bülbüle döndü tüm hücrelerim
Sen peri kızıydın ben keloğlan
Zaten böyle bir masalda yoktu geçmişte.
Sen indin
Hikaye bitti.
Bir ergenosunun evlilik hayalleri burada bitti..