22
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
2015
Okunma
Engelliler günü nedeniyle biraz uzun tuttuğum paylaşımım için Sayın yönetim kurulundan ve siz çok sevdiğim şâir
kardeşlerimden, arkadaşlarımdan özür diliyorum ve biraz vaktinizi alsa da sabırla okumanızı rica ediyorum.
Engelliler gününde kutlamalar yapmak, işi eğlenceye dökmek yerine; engelli, engelsiz dayanışmasıyla bizleri rahatsız,
huzursuz eden, kimi zaman da canımızdan bezdiren sorunlara çâre bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bizlere dokunan her
sorun çoğunlukla engelsizlerin de sorunu. Elele vererek, daha güzel, yaşanılır ortamlarda buluşabilmek dileğiyle.
Engelsiz insanlardan bizlere yönelik, hiçbir engellinin hoşlanmadığı davranışları sizlerle paylaşıyorum. Görme engelli
olduğum için daha çok kör sorunlarına değinmem doğal karşılanır sanırım. Yaşanmışlıklarım o yönde çünkü. Diğer
engeldaşlarımız da kendi sorunlarını paylaşırlarsa insanların bilinçlenme oranı artacaktır. Yazımı okuyup, duyarlılık
gösterecek herkese sonsuz teşekkürler.
BİZ ENGELLİLERİ SİNİR EDEN DAVRANIŞLAR!
1-Dışarıya çıkmak istediğimizde, hiç yardıma ihtiyâcımız olmadığı hâlde ille bir aile ferdinin peşimize takılıp, bizi
götürmek için direnmesi.
2-Sakin sakin, tıpış tıpış yolumuzda yürürken birinin kolumuza yapışıp, gideceğimiz yeri bildiğimizi söylememize rağmen
ısrarla yardım etme isteği.
3-Pıt pıt pıt omuzumuza vurulup, "Ah canııımmm. Kıyamaaammmm." denmesi.
4-Otobüslerde ön koltukların Gazi, yaşlı, engelli ve hâmileler için ayrılmasına, bu konuda uyarı yazısı olmasına ve sözlü
uyarılara rağmen insanların ya bön bön bakmaları, yada başlarını pencereden yana çevirmeleri. (Sanki hava atmak için ön
koltuklarda yolculuk etmek istiyoruz. İnip binme kolaylığı ve gerektiğinde şoföre sesimizi rahat duyurabilmemiz için konmuş
bir kuraldır bu.)
5- İnsanların paşaya kelle yetiştireceklermiş gibi önlerine, yanlarına, yörelerine bakmadan çılgın bir hızla yürürlerken
bastonlarımıza çarparak yamultmaları yada kırmaları ve bazı duyarsızların bizleri kırdıkları bastonlarımızla başbaşa,
olduğumuz yerde bırakıp, rahatlıkla yollarına devam etmeleri. Kimilerinin de çarpmanın şiddetiyle iki seksen, bir doksan
yere uzanmaları.
6-"Kimin, kimsen yok mu? Neden tek başına dışarı saldılar ki seni?" Sorusu.
7-Herhangi bir işi yapmak istediğimizde, bir kez olsun denememize bile izin vermeden; "bu görmeden yapılacak iş değil."
diyerek kestirilip atılması.
8-Bir işi yaparken en ufak bir hatâda: "Dur ben yapiyim. Bak yine dökmüşsün." denmesi. (Sanki görenler hiçbir şey döküp,
saçmıyor.)
9-Elimize para tutuşturulması.
10-Her körün mutlaka ama mutlaka müziğe yetenekli olacağına inanılması.
11-Kör deyince akla ilk gelen işlerden birinin de hâfızlık olması. (Hristiyan olan arkadaşıma "Hafız." diye hitab
ediliyormuş iyi mi.)
12-Artık pekçok yerde yolumuzu daha rahat bulmamız için tırtıklı çizgiler var. Bizler bastonlarımızla o çizgileri tâkip
ederken diğer insanların hiç istiflerini bozmadan, yanlarındakilerle çene çalarak, ille de bizim çizgimizin üzerinden
yürüme saygısızlığı. (O çizgiler; görmeyenlerin bastonlarıyla takip ederek, yollarını bulmalarına yardımcı olsun diye
konmuş. Üzerinde yürünsün diye değil. Aklı evvelin biri kayıp, düşmüş zaten bizim tırtıkların üzerinde yürürken.)
13-Engelli araçlarına ayrılan park yerlerine önüne gelen herkesin aracını bırakması, uyarılınca da hiç hakkları olmadığı
halde sert tepki göstermeleri.
14-Bizlere yardım ederken sevap kazanıp, cenneti garantilemek isteyenler.
15- Engellinin duasının kayıtsız, şartsız kabûl olacağı görüşü.
16-Engellinin bedduasının eninde sonunda tutacağına inanılması.
17-Engelliye cennetin garanti olduğu saçmalığı.
18-"Sizin gönül gözünüz açık." Sözü. (İnsanın gönül gözünün açık olması için ille kör olması gerekiyor zahir.)
19-"Kendine kör deme." Telkinleri (Ya ne diyeceğim kardeşim? Benim gerçeğim bu. Kırk yıllık kapıcıya apartman
görevlisi,tezgâhtara satış elemanı, En doğal ihtiyacımız tuvalete gitmeye Lâvoboya gitmek denmesi yapmacıklığı gibi birşey.
İnsanlar bu tür saçmalıklara takılacaklarına birbirlerine ve dünyaya zarar verirken böyle ince düşünseler daha iyi olmaz
mı?...)
20-Kurum ve kuruluşların engelli çalıştırmak istememeleri.
21-Çalışan engellilere yetenek ve vasıflarına göre iş vermek yerine santrale oturtulmaları yada hiçbir iş yaptırılmadan
yalnızca maaşlarının verilmesi.
22-Yerleşim yerlerinin hiçbir şekilde biz engellilerin rahat yaşamasına uygun olmaması ve gerekli düzenlemelerin yapılması
için fazla gayret sarfedilmemesi. (Oysa engelliler için yapılacak her düzenleme engelsiz vatandaşların da rahat etmesini
sağlayacaktır.)
23-Amacı sorunlarımıza dikkat çekmek, insanları bilinçlendirmek olan engelliler günü ve haftasının kutlanacak bir bayram
gibi algılanması.
Fatma Işık Kaya (Fadime)
3-Aralık-2015-Perşembe
ALLAH’IN KÖRÜ! :D
SEVİNİYORUM!
Babam sinirlendiğinde
Yüzünün aldığı şekli.
TV kanallarından naklen yayınlanan
Savaş sahnelerini.
Cehalete, fakirliğe kurban edilen
Masum çocukların acınası hallerini.
Caddelere, sokaklara, parklara
Atılan çöpleri.
Kirletilmiş denizleri.
Şiddet gören kadınların,
Şehitlerin ve
Bir hiç uğruna katledilen gençlerin ailelerinin
Acı dolu gözlerini
Göremediğim için
Seviniyorum.
Fatma Işık Kaya (Fadime)
20-Ağustos-2014-Çarşamba
KÖRÜN MERAKI
Eskiden biraz olsun gören gözlerimle
Ay’ın dört halini gördümde,
Yıldızları, mehtabı göremedim.
Mehtapta nasıl görünür yeryüzü?
Yıldızlar nasıl görünür gökyüzünde?
İmreniyorum onları görenlere.
Hele, hele
Bu güzelliklerin tadına varmayı bilen romantiklere.
Bu zavallı gözlerimle
Karın lapa, lapa yağışını,
Yeryüzünü beyaza boyayışını gördüm de,
Yağmurun yağışını göremedim.
Bardaktan boşanırcasına yağarken bile
Damla, damla döküldüğünü sanırdım nedense.
Oysa adı üstünde.
Bardaktan dökülür gibi yağarmış gerçektende.
Yakamozu merak ediyorum birde.
Onca güzel olmasaydı
İlham vermezdi herhalde
Şairlere, bestecilere.
Doğada yapraklar rengarenk olurmuş.
Ben yalnızca yeşil sanırdım.
Merak ediyorum yaprakların
O rengarenk halini de.
Onları görmesem de
Renklerini yansıtabiliyormuşum
Kör, kör yapmaya çalıştığım
Resimlerimde.
Merak ediyorum görmeyi de.
Hiçbir zaman yeterince göremedim
En iyi gördüğüm yıllarda bile.
Benim gibi etten, kemikten,
Benden hiçbir farkı olmayan,
Herhangi bir insan
Yanıma gelip,
Bu olmamış,
Şunu şöyle yap dediğinde.
Dayanılmaz, kahrolası
Bir hüzün çöker yüreğime.
Fatma Işık Kaya (Fadime)
21-Ağustos-2014-Perşembe
5.0
100% (19)