0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1219
Okunma
“Seninle konuşurken gözlerime bak; ne düşündüğünü göreyim” dedi
Hâlbuki yakalanmak istemiyordum.
Gözlerim yalan söylemezdi biliyorum.
Yağmurcasına boşalan duygularımın arkasına saklandım
Gözlerimle kalbim arasında savaş açtım
Yaramaz kuş gibiydi aklım
Bir oyana, bir buyana bakındım
“Ne söyleyeceksen söyle; beni boşuna yorma” dedim.
Gözlerinin içine dikildim
Artık sorgulayandım, sorandım
Biliyorum zamanında kandırılandım
Dağlardan coşup gelen sel gibi çağladı
Şimşekler, yıldırımlar öncesi gibi gürledi
Ve umarsızca “seni böcek gibi ezerim” dedi
Hâlbuki ben insandım
İnsansın diye kandırıldım.
Bana aydınlık çağının, karanlık köşesinden seslendiler
Baskılarda, dayatmalarda umarsızca şendiler
Bana hiçbir şey söyletmediler
İlkelerini, kurallarını direttiler
Değişmez, değiştirilemez ha dediler
Esir miydim? Köle miydim? Karar veremedim
Aydınlık çağda karanlığa yenildim
Artık insan değil makineydim
Rap Raplarla yürüyendim
Tarihsel kinle, öfkeyle bilenendim
Eğitimle, öğretimle beyni yıkanan bendim
İnsanlık tarihinden silinendim
Olsun dedi bir yanım
Olmaz dedi diğer yanım
Kullara kul değilsin dedi içimdeki ses
Soluklandım, aldım bolca nefes
Çağdı beni boğan, sıkan kafes
Dayatmalarıyla sesleniyordu kara ses
Yürüdüm ışığa koşarak
Yıldızları, ayı, güneşi bırakarak
Yaratılışın sırrınca coşarak
19.11.2015 – İzmir El Garip