0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
815
Okunma
Ölümlü olduğumu anladığım andı.
Hastalıktan söz ederken öylesine,
oğlum bir an yüzme baktı.
Bu şiir yetmez anlatmaya,
sanki bir melek,
bir ölümlüye baktı.
" Sen de öleceksin, değil mi baba? "
der gibiydi.
Ondört yaşın
gözlerinde,
böyle hüzün olur mu?
Bunu gören bir baba,
hiç yerinde durur mu?
Demiştim, faydası
yok;
ama hemen başladım kurgulamaya.
Durdum Anaximandros’ tan
pasajlar çıkartmaya:
" Her var olan, var
olduğu için, kendisinden sonra gelen var olan tarafından
cezalandırılacaktır."
Ölürken, ( fırsatım olursa ) şöyle diyeceğim güya:
" Ben, babam öldüğü için yaşayabildim.
Senin yaşayabilmen için de
benim ölmem lazım oğlum.
Anla işte, sırayla
varoluyoruz. "
Dedim ya kıymet-i harbiyesii yok, sözlerin.
Aramızdaki sevgi bağı ne kadar güçlüyse, ben ölünce o kadar üzülecek
oğlum;
çok üzülecek yani.
Okuduğunuz şey,
bir şiir olamadı, biliyorum.
Kaptırıp gittim,
hiç düşünmeden.
Demem o ki;
ölmek istemiyorum,
oğlum biraz daha büyümeden.