0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1429
Okunma
beleşinden öyle ahkâm kesmek yok efendiler
herkes yarasını göstersin
bir de vurulduğu yeri
kimin tanığı ki
ipek yolu hanlarının mürşidleri
kısa kelamlardan uzun yollar akıtmak kolay
kaç defa terini sildin selçuklu’dan akan pınar başında
kaç defa imdadına yetiştin bağırarak
bozuluyor diye mertlik
şah’ların ismail’lerin çaldıran’da
bir defasında kelle koyduk çölün ortasında çığlığına fahişenin
şahmaran kaşlıları görünce
kan gelir aklına
bazen; otağa sığınan biri için esamesi okunmaz kellenin
aynı değer biçilir can’a
narh’ı eşit çeker iffetlinin iffetsizin
zoraki dinlenirdi şems-i tebriz-i yaprakları kış gecelerinde
töre kayda geçerdi erlikten yana
çatal kılıç ucunda merhamet
savaşta,yüzüne tüküreni bile öldürmemişti ali
yiğitlik karalanmaya bencillik sayılmaya
neden bizim kaşlarımız mavzer tetiğine benzer
kader mi bu
pamuk ipliği yüreğimizden ürkerler
hani; bir teneke gazyağı döker ya nazım elma yanaklısına
kaldıramıyoruz suç mu
seviyoruz sevdalımızı taparcasına
kasım
5.0
100% (3)