2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
652
Okunma
Bir gün, yıllar sonra bir gün,
Torunum geçip karşıma,
Biraz sonra alacağı cevaptan tedirgin,
Sorarsa bana;
“Dedeciğim,
Zulmün hastalık gibi yayıldığı,
Masumların haklarına kıyıldığı,
Yaşın kuru ile yakıldığı,
O fetret döneminde,
Sen ne yaptın?”
Nasıl söylerim ona, sustuğumu?
Nasıl anlatabilirim o minicik yüreğe,
Fırtınanın kasıp kavurduğu denizde,
Üç-beş gemiyi olsun çekebilmek için
Güvenli bir yere;
Pusup durduğumu?
Nasıl anlatabilirim,
Her şeyi sürükleyen,
Haneler söndüren,
Ağaçları söküp yerinden,
Çere-çöpe döndüren,
O meş’um selden,
Kurtarabilmek için üçü-beşi,
Zulme boyun eğdiğimi?
Söylesem de anlamaz, bilirim,
Nasıl her gece yastıkların taş kesildiğini.
Ben kendime anlatamadım ki,
Minicik yavruya anlatabileyim.
Nasıl söyleyebilirim ona,
O günden beri
Aynalara bile bakamadığımı?
Baktığım zamanlar da,
Gözlerimi gözlerimden kaçırdığımı?
Ve kendimden,
Ölesiye utandığımı?
5.0
100% (7)