2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1206
Okunma

kafamın gövdeme büyük geldiği gün
ısınmış beynime
satırlar arasında bir dem serinlik aradım,
tüm gün.
onca satır
kanadıyla avucumda
kalır,
sanıyordum …
misafir yastığına yakın bir yabansıllık hediye
geceden.
hesaba, kitaba kalem çalmış aklım.
soruların ses tonuma yerleşen
ağırlığıyla uyandım.
cevabını beklediğim sorularda dolandım.
enerjimi sömüren bir cümle !
fikrim, tel kaçırıyor
muhtemel, nefsimin firavununa yakalandım.
ince bir sızı beynimden gönlüme aktı
yine de sükut, misafir dilime
avazımı, utancıma sakladım.
dürüp büktüm zamanı
tüm dünyalılar gibi
herkes gibi
hiç kimse gibi …
esvabın rengini kalkan ettim, atan benzime
var sanmak arzuladım, bir anlığına varlığımı
bitti,
sandım …
yaşamak
yaşamak, bal köpüğü.
yaşamak arzusu ve tüketmek korkusu …
ben, nereye parçalandım?
enerjimi sömüren bir cümle !
oysa,
rahvan bir yürüyüşte kainat
göğünden düşmüyor yıldız
ayaklanmıyor yapraklılar
duymuyorum kıpırtısını karıncaların
lakin çatladı kulaklar…
durun,
karaya bir şeyler vuruyor
koşup bakıyorum.
bir şişe
bir küçük kağıt
açıp okuyorum.
sözcükler anlamını soyunmuyor hemen.
sevdim, bu iletiyi.
ama sonra
ya sonra …
hastası olduğum hüznün tokmağını yokladı elim.
keşke uyanmasaydım
enerjimi sömüren bir cümle :
“ve mâ edrâke mâ yevmud dîn”
5.0
100% (6)