insan, insanın kalbidir diyordu babam.
öldü, tabi.
nereden bilsin şimdi bunları.
aklı çıkmış havaların bugün diye seslendi annem,
yetiştirdiğim balıkların hafızalarını kontrol etmeye çalışan paslanmış bir çocuktum.
bir insanı sevmekle başlıyordu her şey diye okudum bir şairi,
uzun değil ama kısa’da değil. zannediyorum kdv dahil 65’nde bir adam
bıraksaydı keşke, yalnızlık dünyayı doldurduğu ile kalsaydı.
saatimi ayarlamaktan yorgun düştüğüm bir gün, çıkardım attım üzerimdekileri
zaman dedim benim koluma giren değil, koynuma giren olmalı
bu yüzden allaha inanan yelkovanlar var.
ağzında kıtlama şeker taşıyan karıncalar gördüm,
yaşıyor taklidi yapan çekirgeler
bir tavşana vurulmuştum, gençliğimde
aşk, insanda iç kanamadır dedi yirmilik dişim
bir pazar gününün banyo sonrasında, akşamı nerede geçireceklerini bilmeyen üç kuş tanıdım
çok canım sıkılıyordu ve hiç kuş vurmamıştım
anlat dedim, birincisine,
sorgu meleği nerede!
acılardan delirmiş bir evin duvarına yansıyan insan beyninde,
bunu bir kuş söyledi.
çok canı sıkılıyordu ve hiç bir insan eti yememişti
tütün kokuyorsun dedim, bir diğerine
sigarasını tersten yaktı.
yıldızlar dedi, her gece gökyüzünün koynunda sabahlıyor
bütün tuttuğunuz dilekler kirli, sizin gibi.
bunu bir kuş söyledi, kalbim kadar.
üçüncüsü ; insan, insanın ölümüdür diye seslendi,
ölmedi tabi, bilirdi bunları.
hepiniz, birer yalandan aynasınız. içinizdeki yılan, zehirli bir yalandır
biten ne varsa sizde, başlangıcıdır bir diğerinin
mesela dedi ve bunu bir kuş söyledi.
doğduğunuzda insandınız. şimdi insansız hava aracı
cebinden biriktirdiği yağmurları çıkardı, masaya koydu
paylaşırız bunu ve kırmayız birbirimizin kanadını diye yükseltti sesini.
sizin savaşınız kendinizle, topraktan yaratılıp toprağa savaş açanlar..
sokayım ben sizin dünyanıza diye sinirlendi.
masada duran yağmuru fondipledi.
bunu bir kuş söyledi.
elim ayağım titredi.
tahammül et dedi, insana. insanlığa, insansızlığa.

ayrılırken, sizlere ömürüm dedim
uzak bir pencerede oturan babam seslendi,
ne kaldıysa içinde gölgenedir artık nasihati, susturulmuş bir ölüm sana gerçeği anlatandır dedi.
ölmüştü, tabi.
bilirdi, şimdi bunları.