14
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1097
Okunma

Sessizliğin sesi idi en yakıcı
Ve en sahici olandı sevmek:
Koşullanmadan ve konuşlanmadan yakıcılığına
Evrenin.
Hidayet bildim bileli aşkı
Kurak bir iklim kadar nasıl da yıkıcıydı ve
İmgeler seğirtti bir menzilden diğer
Bir izleğe.
Ve somurttum günlerce
Gidip de gelmeyen göçmen bulutlara:
Sadece seyrettim ve usulca,
Hissettirmeden kara gölgelere.
Sığmadım satırlara
Sığıntı mutsuzluğum kadar heyula bir boşluktu
Adeta yol bildiğim kırık çakıl taşları,
Bir bir döktüğüm her gidenin ardından
Nasıl da safça ve edilgen varlığım
Aslında tek vazgeçilmezim.
Çığırtkan söz öbekleri
Sadece duygulardan mütevellit,
Taşan ve akan oluk oluk
Nezdinde bilsem de
Vazgeçilmez bir düş olarak
İşlenirken sicilim.
Son bir edim son bir dürtü kadar
Kabul görmez yine de soluklandığım
Ve hatta
O tek kımıltı makamsız bir seyrin
Perde arkası:
Tek bir sözcük dile gelmeyen
Fısıldarken adımı
İçine sığdırdığım koca bir yaşam
Bir fani belki bir ömür:
Kelebek kadar naif aslında
Nasıl nasıl da kısa döngü,
Bilsem de geç
Ucundan tutmak sadece
Kopacağını bilsem de.
5.0
100% (23)