12
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
1341
Okunma

Gittikçe umursamaz hallerimiz yaralar
Kaybolmaz hüzün çırpıntıları
Özlemsizliğimdir sana
Biraz gece siyahı biraz mehtap
Uzattım ellerimi sana
Ödünç hayatı sattım
Biraz daha dedim, biraz erken
Hani, gelecektin?
Oyun hamurunda kayboldu
Gelecek yokluğum
Çıkıntı gibi saplanır böğrüme
Hiç durma her şey yarıda
Öyle tepelere çıktım ki, vuslat hiç kalır yanında
İşte bir sala vakti
Gönül koyduğum, çalıntı bir kalpti
Ne vakit uzansa ellerim ellerine
Kopamaz yüreğim
Şehir ışıkları sönecek bir gün biliyorum
Bu döngü yerinden çıkınca
Kaç ok saplanır?
Kaç kurşun patlar sinelerde?
Kaç gece gebe kalır?
Çalıntı ellerinde…
Zamanı şimdi, vakti değil
Ya tut ya bırak
Öyle mi?
Gökyüzü dün kadar mavi
Deniz kirlense ne çıkar?
Güneş her sabah ikimizi beraber yakalar
Koş, neden sonra yetişir zaman
Savrulan harman tozunda
Belki bir gülüş ya da göz süzüş
Bir kuş gamzelerini yakalar
Pas tutar kapı ardında ziller
Hiç bilmeseydim yanmazdı yüreğim
Bu nasıl sevdadır?
Bu nasıl veda
Kim sığar artık söyle kim sığar?
Damlar, bacalar, çatılar,
Döküldü yapraklarım
Niye erken geldi şimdi sonbahar?
Ne romanlar yazılır
Şimdi yaşayamadıklarımızdan arta kalan
Bak yine yağmur…
Bak yine yağmur…
Bak yine yağmur…
Sevmiştin bilirim,
Sevmiştim bilirsin…
Neden ıslandıklarım da değil…