10
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1180
Okunma
Kaç bahar geçti gözlerinden
kaç güz kaç hazan
baktıkça gördük mü
seyrinde durmadı zaman
jülyen doğrayıp saklamak varmış
kavanoz diplerinde
ahiri ömrüm çocuk yanını
tam tepesinden bakıyor güneş
eli zamanın incecik beline dolanırken
bazı şeyler sır kalabilir mi
yalan söylemeden
tebessümü silindi hafifçe dudaklarından
kalın kaşlarını kaldırdı havalandı
yinede bilinmezdi üstünden
ne kadar geçmişti zaman
Belki de fi tarihinde bilinmeyen çağlardan
bir çocuk mu
bir kadın mı
bir adam mı
hangi zamanda
Hangi çağda
hangi baharda
eriyip gidiyordu zaman
çiçekler gibi soluyordu
günler gecelerde
yapraklar gibi dökülüyordu
fırtınanın önünde
sürükleniyor du
gazel olmuş duygular
kirpiklerinin arasında toz bulutu
yağmur yağacak birazdan
ansızın
ne kadar zalimsin zaman
göz çukurunda göl
göğüs kafesinde çöl
önüme çıkıyorsun
nereye gidersem
Şimdi benim sensiz ölen zamanda
İzmir geçiyor gözlerimden
bir kıymık gibi işlemiş tenime
her gece gökyüzüne baktığım binlerce gezegen
sen gibi
uzak
sen gibi
yakın
bir son gibi saklanıyorum içimde
ne güzeldir mavi doğmak
her sabah
günaydınlarla uyansın
akrep ve yelkovan
oysa billur kahkası
gerek bize hayatın
yalnızlık matemi sarmış
kararan ufuklarda
ah! artık seni seviyorum diyebilsem
ne güzel olurdu dünya
İnsana dair
bunca erozyona uğramış
uçurumun başında bırakan
kısa hayat
zamanı öpüyor aslında
tutun kaldırın zamanı kollarından..
Nurten Ak Aygen
08.08.2015
5.0
100% (19)