0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
728
Okunma

korku salmışsan yüreğine
düz duvarına bile tırmanamazsın
dağlarla aynı dili konuşmasaydı Ferhat
nasıl uzanabilirdi sevgiliye!
zamanı kendimize güldürüyoruz
insansızlık yönümüzle
canavarlaşan her ruh
insanlığa sıkılan bir kurşundur
anlayamadık!
bıraktığımız en büyük eserimiz
yaşattığımız acılar
çektirdiğimiz huzursuzluklar olacaktır
bilemedik!
mutasyona uğrayan her akıl
zincire bağlı köleliğe seyir aldı
yıkamadığımız nefis kaleleri
yediğimiz gollerle doldu taştı
öğrenemedik insan olmayı
beceremedik bir türlü
çaba harcamadık!
kulak tıkadık iyi niyetli uyarılara
üfrüldükçe yüreğimizden hezeyanlar
korku saldık kalplere
yaşamak adına öldürmeyi yeğledik
sarılacak bir top bez uğruna
biz/yüreğimizi savaş alanına çeviren insanlarız
biz/insansızlığa demir atan limanlarız
biz/kalpleri fethetmek yerine
korkularımıza sarılan zavallılarız
biz/kendisine saygısını yitiren
kalplerindeki sevgi çiçeklerini kurutan,
bahçıvanlarız...
sahi, biz neyiz bu halimizle?
biz/insanlık ağacına kasteden bedbahtlarız
pusulası bozuk gemi
kaptansız mürettebat
hedefi olmayan yığınlarız
biz/tarlamıza zehir saçarız tohum yerine
biz/ışığa hasret
birbirimize ördüğümüz kara duvarlarız
kirlettik beyaz mendillerimizi
akıttırdığımız salya sümüklerle
yusuf erdoğan