17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1011
Okunma
Mühürsüzdü gecelerin dilekçesi,
Elinde susamışlığına isyanıyla araladı hüznün sularını
Bir damla daha içti kana kana
Kırılmışlığındaki minik yara izini öptü ilkin,
Ellerinde solmaya yüz tutmuş karanfillerle
Ayağına yapışmış ökçeli anılardı tökezleten,
Her adımına bir çelme ve barikatlar yolunda
Tiz çığlığı duyuldu, ölümün,
Ilık nefesiyle yaklaşmaktaydı firari yalnızlık
Ayrılığın soğukluğu sardı çevresini,
Ürperdi karanlığın etkisinden kurtulmadan.
Bir not bırakmalıydı belki
Ya da belirsizlikler, bu gününe dair,
Herkes bir şey çıkarmalıydı payına.
Parmak uçlarında yürüdü, duşa doğru,
Damlalar ıslatırken bedenini, o çığlığını yutkunup sustu.
Ellerine baktı, gözlerini yumdu.
Kirlenmişliklerinden arındırıp, yorgun bedenini,
Geceye bıraktı masumluğunu.
Bir tek, vedasını esirgedi geçmişinden.
Bir de geleceğe dair umudunu.
Halsiz bedeni sallanırken ipin ucunda,
Kaybolmuş sandığı ruhu,
Çoktan yerini bulmuştu.
Yanıtsız kaldı onca soru,
Ama en önemlisi;
Kim çalmıştı çocukluğunu?