30
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1228
Okunma
bilmiyorum kaç saat sürdü, Büyükada’nın büyük turu.
mevsim kıştı, ben hiç üşümüyordum.
terkedilmiş mezarlıklar arasından yürüyorduk.
yetimhanelerin ve yaz konaklarının arasından .
mevsim kıştı, sen hiç üşümüyordun.
bakımsız atların çektiği faytonlar geliyordu
yokuştan aşağı, yokuştan yukarı.
biz kenara çekiliyorduk, yanımızdan geçip gidiyorlardı.
arkalarından bakmıyor,
ağaç dallarında kuşları seyrediyorduk.
mevsim kıştı, kuşlar hiç üşümüyordu.
sen gülüyordun, kar çiçekleri gibi,
zamana karşı, firardaydık ve üstelik çok aşıktık.
gülüyordum, önce derin bir soluk alıp.
bulutları ciğerime doldurup, gökyüzünü soluyordum.
denizler dalga dalga sen oluyordu .
ve gözlerin en güzel sen gibi bakıyordu.
gülüyorduk, üşümüyorduk.
keyfimizden bin yıldız çıkaracak, geceyi beklemeyecektik.
sen yıldızlardan kolye takacaktın boynuna.
güzelliğin gece serenatlarını çatlatacaktı.
denizlerde bulutlar gibi üşümüyordu.
denizlerde bulutlara şarkılar söylüyor ,
sevdasını fısıldıyordu eğilip kulağına.
sevmesini bilmeyenlerin yaşayacağı mevsim var mıdır?
yürüyecekleri yol nerelerden geçer.
sabah güneşi nasıl karşılar, ay ışığında nasıl sarhoş olur .
ve yakamozların kulağına ,neler fısıldar. sevmesini bilmeyenler .
hangi türküleri çalarlar ıslıkla. nelere güler, nelere ağlarlar.
yani hiç dolar mı gözleri neşeden ve hüzünden.
parmaklarına iğne battığı zaman acı duyarlar mı yüreklerinde.
sevmesini bilmeyenler için ,
uzak daha da uzak ve yakın en uzaktan da mı uzaktır.
ve bir gül kokusu uçar geçer mi burunlarının diplerinden.
var mıdır bir şeyleri sevdiğini sanıp ta
sevmesini aslında hiç bilemediğini bilmeyenler. …
vardır.
peki aranızda başka sorusu olan var mıdır?
yoktur......
..........
vapur iskeleye yanaşmıştı.
İstanbul kokusunun ayrılık vakti yanını taşıyordu yanında.
bir bardak demli çay, ısıtmıyordu.
yüreğim üşüyordu, ellerim donuyordu.
CEVAT ÇEŞTEPE