1
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
1031
Okunma
-uzun zaman oldu geçmeyeli
bir kadın kadar kıvrak
ve bir adam kadar engebeli o yollardan-
cam göbeği bir hayatın ortasında oturup
kırmızı şarap yudumlamak gibidir bu
gökkuşağının yedi rengine
yedi ayrı renkten gülümserken
saksıya dikilmiş cılız bir umudun
delikanlı bir oğula dönüşmesini beklemek gibidir biraz da
sevmek dediğin...
hayal meyal hatırlıyorum
kayalıklardan düşüp
denizin mavisine hızla çarpıp dağılan billurdan yüzünü
ve dağların yamacından yankılanarak
ahenkle bana geri dönen son sözünü
sevda dediğin
kaç ayrı franksiyona bölünür ki sahi
hiç düşündün mü?
yürek donarken bir yerde misal
ruh dolaşır mı başka bir yerde
ve beden yanar mı ateşlerde?
beyin infilak kararını vermişken bir düş’ün!
yalnızlığımı sürecek bir yüz arıyorum yüzsüzlükler içinde
bilmediğim bir ülkeden
bir kadın silkeliyor yüzüme kendi yalnızlığını pencereden
azalıyorum!
devrik bir cümlenin içinde kuruyorum devrimi
ve son noktasında
çoğalıyorum bir şiirin
harfler düğümlerken geleceğe bir büyücü edasıyla
filistin’li bir kızın gözleriyle bakiyorum dünyaya
gemiler geçiyor denizimden
kuşlar uçuyor göğümden
kurşunlar delip geçiyor ciğerimi apansız
elimde kalemim
daha kağıda hayallerimi çizecekken...
içimdeki tüm insanlar devrildi putlaşarak!
varlığına şükrediyorum binlerce böceğin ve çiçeğin
yarına miras olarak
mumyalanmış duygularım var benim
sahi hiç düşündün mü
senin neyin var?
01:00/12.07.2015