2
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
1388
Okunma
“Gotik kadın” dedi o kocaman gözlerini açarak
Oğlum yine hayretle bana
Ve ben yine en fiyakalasından gülümsedim O’na…
Çağın kıyısında kaldı pabuçlarım
Tanrı’m!
Daha kaç ayrı motife böleceksin ki beni?
Verdiğin hayatı yazarak tüketiyorum
Ve ölü kuşlar uçuyor yaşantımın üzerinden
Kitabımın sayfaları aheste çevriliyor
İçli bir melodika ses veriyor arada
Bir bahar sendromu gibi
Gözü ve burnu akıyor tüm kelimelerim’in
Yerleşik bir köy halkı tüterken gözlerimde
Ve geçerken bir kasabanın
Paslı rayları içimden
İstanbul benim neyim olur?
Ya ben neyiyim bu koca kentin Tanrı’m?
Elimde bir yığın hatırayla
Kalakaldım hayatın ortasında
Son bir siyah beyaz fotoğrafı
Ve içi geçmiş bir repliği
Sıkıştırıp gitti avuçlarıma!
Şimdi dönüp dolaşıp
Bozuk bir plağı koyuyorum
İğnesi kırık, o eski pikaba
Tanrı’m!
Daha kaç ayrı yüreğe gömeceksin ki beni?
Hüznün elçisi olduğum günden beri
Kiralık tebessümler iliştiriyorum dudaklarıma
Karantinasız g’ünüm yok diye
Sitem de etmiyorum hem sana
Umut tacirliği yapmadan
Umut ekiyorum
Yıllardır camda duran o antik saksıya
Tanrı’m!
Beni daha kaç kelimenin sefili edeceksin ki?
13:30/11.07.2015