alnından öptüm aşkın
türküler döküldü yüreğimin ortasına
ölesiye sevdim seni sonsuz umut
düştüm bir ölüm kalım sevdasına


paramparça yaşam fırtınasına
tuz dedim yüreğimin yanmasına
tütün fayda vermedi kanamasına
şimdi şiirler basıyorum yarasına...


mavilerin bulutlu gözleri ağlıyordu
sular çağlıyordu iki dağın ortak dilinde
ve deniz öyle uzaktı ki
uzak
bir kahpe tuzak
bekliyordu ömrün orta yerinde
çeyrek asırlık bir aşkın hikayesinde



şimdi mor dağların acı sessizliğinde
rüzgar bebesini yitirmiş umudu çağlıyordu

şimdi dikenlerin geçit vermediği dar patikalarda
koca bir sessizlik oğlunu yitirmiş bir ana gibi ağlıyordu

şimdi yaprakların arasından sızan güneşin eşliğinde
mavimser göğün altında sessiz sedasız karalar bağlıyordu


ne bir dost eli, ne de bir dost kahkahası
ne de taş duvarın üstünde yaren sevdası
bir öksüz ağıt
bir ak kağıt üstüne
tükenmez kalem gibi akan bir nehir
ve ruhları mühürleyen bir öpüşün izi gibi zehir


değil bu.. yılanlar gibi dolanan boynumuza
deccal ağızların salyalı sevincleri akar koynumuza
_______________umut çiçekleri taç yapraklarında
__________________binbir düğüm olmuş yolumuza
____________________papatyalar kökünden sökülür
dağların ardına düşen bir top ateş
_____________________ana yüreğine
_________________________yar yüreğine
___________________________dost yüreğine dökülür


kan uykusunda umut
kan uykusunda hayat
kan uykusunda derin acılar yutulur
__________________baktığımda ardıma
_______________________bir bırakılmışlık
__________________________bir düş kırıklığı uyutulur
____________________________ve bütün bir gelecek unutulur


yüreğim yaralı kuşum
_____________yalnızsın biliyorum
_________________________ve arkasız
tüm çocukluğun var işin özünde tıkanan
______________ama kanat çırp sen yine
____________________şu ıssız havalarda
_______________________acıların soğuk suyuyla yıkanan


kanat çırp, bulutlar geçsin ardından
bir yıldız yağmuru akıversin kanatlarından

kanat çırp, seher yeli öpsün yanaklarından
su gibi serin geç koyaklarda gökkuşağı altından



ve sen, acılarımı
bir gece sarhoşluğunun mezesi gibi seven
sır diye karanlığın ilmeğini kördüğüm eden sevdam
yıldızların sonsuz ışığını almalıydın halbuki gökten!
____________ama ölüm tırpanının sırrını aldın sen
___________________________________ve üstelik
_______o tırpanla ihanetin kökünü kesmek varken
_____________________sadece kendini kestin sen


ya şimdi ben
söyle neremde saklıyayım acımı
________________hangi kadehe
__________________hangi damara
_____________________hangi buzun altına söyle
______________________hangi dağa
________________________hangi yaprağa
__________________________hangi toprağa gömeyim...