14
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
2771
Okunma

Başak rengi saçlarından leylim ley haziran b/akıyor
Nasırlı avuçlarıma
Ellerimde toprak gözlerimde bulut mavisinin özlemi
Yeşilin hasreti dinmeyen haslet im
Haziran.’da karşılarken unutulmuş yürek çarpıntılarını
Sevmek lazım sevilmek lazım
Müjde kuşları başımızda dönerken
Gülümsemek lazım
Çocuk parkından gelen şen çocuk sesleriyle
Ömür ağacımın yılgın yıkık dalları yaşamı
Bir daha sararken
İçimden bir ses usulca ses verir
’Haziran ölüme en uzak mevsim ’
Eylüldü desem gelişin değildi gözlerin hazirandı
Üveyikler gülüşlerimizi bu mevsimde sevmişti
B/ela çiçekleri kuşanan gözlerin le
Gamzelerinin ardına sakladığın yaralanmış lığını
Görmezdim göremezdim
Seni haziran’da sevmiştim
Nereden bilirdim yar başlarda tuttuğum el
Yüreğime esen eldin
Mevsimini şaşırmış yağmur damlaları
Islatırken dudaklarımı
Sahraların da sen kökleri olmayan kırılgan bir daldın
Kara kışlarda haziranlar büyütürdüm düşlerimde
Nasılda inanmıştım
’ Haziran ölüme en uzak mevsim ’
Katar katar göçlere heveslenir-din
Kuşlar uçardı
Asude bir gecede yüreğimden yüreğine
kanatları kırık
Issız bu limandan bir gemi kalkardı
Sessiz hıçkırık
Takvimler yaprak yaprak yaşanmışlıktan dan
Düşerken
Zaman demir pası tadı bırakarak
Aktı aktı ömrümden
Gidişinle müjde kuşları da konmaz oldu pencereme
Bahçede şakayıklar simdi kan kırmızı
ölüm raksında
Nemrud’un İbrahim’e yaktığı ateşlerde yanıyor
Öptüğün alnım
Çok mu yormuştu ki ruhunu aşksız gecen yıllar
Sessiz din bir taş duvar kadar
Karınca misali ağzında bir yudum su ile
Kapımı çal saydın
Yılgın yıkık nefes alırken her gün eksilir cismim
Hani haziran da ölmek ’ yasaktı
Kim demiş
"Haziran ölüme en uzak mevsim "
Sevgili seçki kuruluna şiirime vermiş olduğu değerden ötürü teşekkür ve saygılarımla
5.0
100% (18)