Kelebeklerim dile , gelmiş pır pır ediyor
Özgürlük ve barış şarkıları söylüyor .
Açılsın göğün kapıları ,nağmeler gelsin ötelerden .
Gecenin korkulu hafakanları dinsin
Kekik ve kuşburnu yetişen dağlarımızda yıllarca koyun kuzu meleş/medi
Çoban kavalları yıllardır sustu mağaralar ağaç kovukları sus pus oldu .
Kaval çalmasını unuttu ,çobanlar
Şehitlerimizin cenazeleri törenlerle ağıtlarla uğurlandı .


Madalyonun öbür taraftakiler , -
çocuklarının cesetlerini bile alamadılar ağlayamadılar .
Olduki birisi cenazelerine sahip çıktı
Acılarının üzerine gözaltında en ağır işkenceler gördüler .
Evler ise bir ,bir çentiklendi ,
Evleri beyaz kireçle boyandı .
İnsanlığa sığmayan zulüm gördü bu topraklar .
Suçsuz yere aydınlar yakıldı .
Hapishane bahçeleri ,duvarlar dile gelse .
Römorkların arkasına cenazeleri asıp köylülere teşhir edip gözdağı verdiler .
Gözaltında kaybolan onca insan nerde ?
Oysa ,Cumartesi annelerinin başındaki beyaz tülbent barışın simgesiydi ..
Anneler evlatlarının kemiklerini bile bulamadı,ah ;bir dile gelse bu topraklar..
Fitne fesatlar kardeş kavgasını körükledi .


Anneler babalar korkudan çocuklarının cesetlerini görmezden geldiler .
İçlerine aktı onca gözyaşı zehirli bir ok yemişler gibi yürekleri köze yandı .
Yüzlere acının rengi oturdu ,geriye kül kaldı .
Asker boşalttı bütün evleri , kimini ateşe verdiler ,bir daha kimse gelip oturmasın diye .
Emekçi çiftçilerin ellerine bir miktar para tutuşturup yolladılar karanlık meçhullere .

Yüklediler kamyonlara kilimleri yatakları zaten başkada bir şeyleri yoktu.
Akın akın metropollere sersefil bir göç başladı ..
Ellerindeki son kalan ne varsa insan tacirleri çaldı ..
Avrupa ülkelerine sığınmacılık başladı ,dağıldılar çil sürüsü gibi ..
Özgürce bir yaşama ,sırf ben de insanım benimde ana dilim var diye
Harcandılar onca aşiretler ,kurtlar sofrasına yem oldular .


Gelin ;
Göğe merdiven dayayın ,
Krizantemle yıkanan, beyaz bulutlardan ,
Dağlarımızın gelincik kokulu kardeş çocuklar el ele tutuşup gelsin
Cumartesi anneleri şehit anneleri gözleriyle ,sevgiyi şerbet sunsun .
Asumana hicranla işlenmiş ızdıraplar vardı.
Üfleyin çocuklar evrenin acıları sonsuzluğuna gitsin .
Şevki vuslatı yakındır .
Ateşlere yansın kül olsun onca elem keder.
Simurg ’un beraberliği mücadeleci azimliği gelsin .
Gelin çocuklar ;
Kardelenlerin ,büyüdüğü güzel coğrafyamızda kenger toplayalım .
Dağları inletsin yanık kaval sesleri
Çınlasın her dilden türküler dağlarımızdan .
Saçları dört örüklü al yanaklı genç kızlar yeşil ovalarda türküler söylesin.
Kenger doldursunlar eteklerini ,türkülerle zılgıtlarla ..


Bengisu yağsın göğün kuşağından .
Kardeş ,kardeş bir yaşam olsun bu topraklarda ,
Huzur demlensin kapılar ardındaki kin nefret raflara kaldırılsın
Beyaz bulutlar gelsin.
Rahmet yağmurları yağsın büyüsün altın başaklar.
Yoksulluk olmasın ,gurbet olmasın ,
Bayramda kapılarda hasretlik demlenmesin .
Essin ılık ılık meltemler .
Gelsin gökyüzünden kayıp ,çocuklar , uçurtmalarıyla ,
Uçuralım gökyüzüne ,
Mavi rüzgarlarla yıkansın uçurtmalar .
Renkleri aynı ,gözleri ayrı ayrı renkli sevinçle bakan çocuklar var .
Gelin çocuklar, görüyorum bakışlarınızda beyaz güvercinler dolaşıyor..
Kardeşlik zamanıdır coşsun, Dicle ve Fırat.



Yüzyıllık hüzün yığınları , takılsın uçurtmaların kuyruğuna maviyle yıkansın -
Göğün sekizinci rengi mutluluk gelsin
Gül olsun annelerimizin ellerinde ..
Katran acılarımız gecelerin kömür karasında bir daha olmasın ..

Saatler tik ,tak ,ta vuslata dönecek günler, irem mavisinde ..
Belki habercisidir Haziranda açan gelincikler ..
Ben yazmasam sussada kalemim ,
Haziranda meltemlerle savrulur tümcelerim tohum olur.
Bir gün özgürlük olur .
Bir gün her kes kaybettiği gerçek insanlığı insan kimliğiyle bulur ,ve yalnız kendi olur .
Her zaman yedi vermese de umutlarım bir gün mutlaka olur .
Saatler tik ,tak ,ta vuslata dönecek günler, irem mavisinde ..
Nazım’ın dediği gibi ,

"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür "
" Ve bir orman gibi kardeşçesine"..

Dilan tutulsun ,halaylar çekilsin hep kardeşçesine ..





nur*



{ not’ fotoğraf ’ı sevgili ,DOKTOR KUZENİM RESMETMİŞ . }