21
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
2078
Okunma

Dünyama sığınmak istediğini denizciler haber verdiğinde
bir musap anıta sarılıp, doldurdum içine ruhumu,
benim adım aşk,
ruhumun soyadı ihtiras, onu pencere buğusuna yazdım...
gözlerine bir yol çizdim ellerim yerine, gözlerimle
zamanaşımına inat, gökyüzünden gözlerine taşıdım yıldızları sayarak,
gözlerinde mavi aşk,
aşkın rengi akvaryum mavisi,
başında mavi hayaller; hoş geldin dünyama...
Karşımda hüzünle oturup da düşünürken uzakları, hep haykırmaya çalıştım:
ben hemen karşındayım, akvaryumdaki mavi!
Çok seviyorsun birini, onu düşünüyorsun belli.
Bakışlarındaki fısıltıların soluk alışlarını duyumsuyorum,
hala ona bağlıyorlar yaşama sevincini, şarkılar, şiirler, hepsi onun için...
Ay ışığından bir elbise giymişsin üzerine, çok da yakışmış hani.
Onun için giyindin, biliyorum; yemin ederim ki, gelmesini gönülden diliyorum!...
Gözlerin hala arkanda, gelmedi işte, gelmeyecek de...
Gözlerin ve bakışların, siyah bir perde ile örtülü!
Ona asıl bağlı olan şeyler, umutsuzluklar,
örülü bir örümcek ağı gibi yapışkan, kirli...
--Sen ona değil, bana gereklisin,
sadakatsiz sevgililerimden sonra...--(şairin sesi)
Şair de seni sevmeye başladı, sen ona sadık kaldıkça!...
Benim ruhumu boşalttıkça sen,
Senden gelen acılarla doluyor bedenim ...
Şimdi ruhunun hafiflikleri var daramda, onlara da yer dar...
İstediğim şey tam da bu biçim daralmalar, senin acılarınla….
Gülmekteyim acınacak haline!
5.0
100% (28)