10
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
1590
Okunma

Aslında mutlu olduğumuz yere aittir ruhumuz
Kahrından mustaribim dünya
Hoşuma gitmiyor bu sükutun
Sesimi kısıldı kuşların
Yoksa dal mı bulamadılar konacak
Denizi kim öldürdü,
Yel esmiyor yaprak kıpırdamıyor ufkunda
Gün desen yüz çevirmiş geceden
Ezan vakti uluyan karabaş ta yok ortalıkta
Velhasılı dikiş tutmuyor merhemin ölgün dünya...
Artık toplayıp iki pılı pırtıyı
Bende babamın evine gidiyorum
Hani şu mutluluğun arşa değdiği müstakil haneye
Kapıp koyvermek gamı kederi
Bir günde olsa unutmak istiyorum ezeli ebedi
İşte geldim...
Gölgesinde bahtiyar olduğum heybetli ceviz
Sırt ver seyyah böceklere yol olmuş gövdenle
Dibindeki kilime boylu boyunca uzanayım...
Dilimin ucuna çocukluk türkülerimi dolayıp
Kulağımda kuşların didişme sesleriyle
Burnumun ucunda vızıldayan sineği kovalayayım
Semaveri yakayım çalı çırpıyla
Keklik kanı içeyim, deminde burcu burcu memleket kokan
Sonra uyuyayım uzun uzun
Annemin sesi uyandırsın rüyalarımdan
Kapı önüne dizili ayakkabılardan babamın geldiğini bileyim
Bağdaş kurayım yer sofrasına
Çala kaşık doyurayım ruhumu huzurla...
Yılların yorgunluğunu uyutayım
Yün yastık,
Sabun kokulu çarşaflarda ...
İşte böyle dünya
Ne çok döndün başımı döndürmeden
Avuçlarımda biriktirmeden günleri savurdun oradan oraya
Yalpalayan topal karınca misali
Bir arpa boyu yol alamadım senin yüzünden
Hadi sen şimdi yörüngende debelen
Bende özlemlerimin düşünü kurayım
Ya senin
Tadın tuzun eskilerde kalmış
Yada benim...
Dilek USTA