2
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1241
Okunma

Bıçak sapını kesmez derler ya hani
Aşk neden keser
Gögüs kafesinde çırpınan helecânı
Neden alır akılsız serimden
Güngörmeyen bu yetim canı
Bıçağın sadakâtini öper gibi
Dayıyorum dudaklarımı
Alnına yokluğunun
Yeter artık
Ya
Sen anlayacaksın beni
Ya
Ben susacağım
Doğmamış şiirimin baş(lığ)ı üzerine and olsun ki
Yaralarımın kabuk bağlamamış pelteliğine takıp
Soru kipli
Cevaplarına ustura yalatılmış kelimelerimin çengelini
Ve
Saçlarından sürüyerek
Yalvar yakar boğulmalarımın
Soluk dilenciliğini
Dert etmedim
Yük bilmedim
Yüzü koyun sürünüşlerime
Tabanı yüzülmüş ayaklarımla
Koşarken gitmelerinin ardından peşin sıra
Tuz döktüğün kasislerin burgacında
Ama Yâr
Sunak bildiğim Aşkının
Ayak diplerine uzatıp bedenimi
Alma benden serimi senimi
Hâk Aşkına
Aşk aşkına
Kurban etme beni de
Unuttuklarının arasına attığın
Aşk masallarına
Öğret bana Sevgili
Aşk kaç hecelik bir ezberbozan
Bazen
Sırtında ıslak kamçı izi taşıyan
Ehlileştirilmemiş imgeler saplanır
Kafes ardı aklımdan
Arta kalanlarıma
Söyle bana Yâr
40 gün 40 gecelik bir sancıma mıdır
Bir Engerek sinsiliğiyle sol yanıma uzanan
Öğret bana Sevgili
Sen kere Ben kaç eder
Kareli defter satırlarında
Yazılır mı parmaklarımla
Yağmurun kaş arasına
Sana yanmışlığım
Sana Yanlışlığım
Kaç doğruda öldürdün beni
Kaç yanlışla götürdün
Hayat’ın Bilgisi emzirir mi bizi de
Bilgeliğinin döşünden
Ermiş miyiz
Erimiş miyiz
Derviş miyiz
Devrilmiş miyiz