4
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1694
Okunma

"" Ey bana Yâr bildiğim
Toprağına çalıp tenine sar dediğim
Sanma ki sana sevdâm
Arkası yırtık gömleğindendir.
Sana yangınlığım
İçimde
Bir Züleyha dolusu kuyular açan
Hasretindendir
Hasretinden ""
Kaç Züleyha attım Yakub’un kör kuyularına
Bana kalsın diye
Yüzünün Mısırî coğrafyasına
Kesik parmaklarımın kanıyla çizdiğim Yusuf
Anlamadın
Kaç şiirimin sırtına saplayıp kalemimi
Ve
Geçirip boynuna kaskatı kesilen ellerimi
Sen diye diye bağırttım da
Duymadın
Dualar adadım
Adımın üzerine yazdığım adına
Dilekler bağladım
Soğuk duvarlarımdan uzaklaşan hayâlinin ardına
Ver O’nu bana Râb dedim
Al beni kat yanına
Sakla beni
Tütün kokulu dudağının
İzmarit sarısı saklısında
Olmadı
Yâr ol bana Yâr dedim
Çevir artık sevdâmın yollarına adımlarını
Cehennemimin hârına bir tut da ellerini
Sana yangınlığımın dayanılmazlığının farkına var dedim
Yâr ol bana Yâr
Olmadın
Sen Züleyha
Ahh Züleyha
Ahlar sana Züleyha
Sen
Yusuf’un zindan zindan kaçtığı gün/âh
Sen
Her rûyayı kendi hayrına yorumlayan tûfân-ı segâh
Sen
Kağıda kanlı gözyaşlarıyla yazılan Yusufî nâme-i âh
Sen
Ah/sen
Ahhh Sen
Yusuf’u gördüm diyene bahşedip servetini
Etmedin mi
Yırtık yamalı bir elbiseye tâmâh
Ahh Züleyha
Zifâfı Yusuf’la hükmolunan
Mısır Azizi’nin evlatsız bakîre kadını
Sen
Yüreği aşk-ı derûnda bârgâh
Sen
Ruy-i zîbayîsi bir hasret illetine dûçâr
Mihrîmâh