0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
753
Okunma
Damarlarımda dört nal koşuyor atarlı
Ve bir o kadar da delikanlı çağlarım
Dağlar kurulmuş şehrimin göbeğinde
Gönlümün bağında kurumuş asmalar
Kurbanlar verilmiş yolumun yamaçlarında
Dönemecinde kuyulara kundaklanmış yusufçuklar
Ağaçlar sivrilmiş dallarında keskin
Akarlar şakıyor damarlarından bülbülller
Ham çizgiler belirmiş oluk oluk tenlerinde
Bir nehrin şakaklarından taşıyor çocukluk
Arından çatlıyor namus taşının arsızlığı
Biri bir gün
Bir anne yavruluyor günün kucağına
Dünün ardından
Bir tas vuruyor kızılcığın ocağına
Şerbet kıvamından bir kaşık
Diken üstünde kundak bileniyor yamalı beşikten
Güller akıtıyor çeşmesinden tan kızıllığı
Köyümde yosunların yoksulluğu seriliyor sofralara
Biri bir gün
Kamalar yağlıyor babalar
Ekmek kokusu kıvamında güneş avından
Bir tutam bel bağlanıyor umutsuzluğun umut kuşağına
Bir içimlik dem vurmuş kısık ateşte solgun başağına
Biri bir gün
Bir çocuk ağlıyor çağın kapı aralığında
Göz çukurlarından toprak bırakıyor pençeleyin
Kazma vuruyor kirpik uçlarından bakış bakış
Nakış tutan körpe kız ellerinde paçavra yarınlar.
5.0
100% (3)