2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1177
Okunma

Kırdı geçirdi ortalığı
sarı ipekli şalı
kan çanağına dönmüş
gözlerinin çukuru
boyamış alı moru ne varsa
gökyüzünü boyamış
bahar kaçkını
şemşiyenin altında
nisan yağmurlarını
ipe dizmiş umutlarını
ceviz ağacında asılı
Kor ateşler düşmüş
yüreğinin üstüne
üç kanatlı kuş
saf tutmuş
bakıyor ayaklarını
çıkmış yan taraftan zülüf
eğilmiş dere yatağına söğüt gibi
süzülmüş
gecenin bedeninde günahlarından
silkelenip arınmış
İnsan ne ederse kendine ediyor
kâh ağlayıp kâh gülüyor
yola çıkınca
gölgesi kendisiyle gidiyor
armut dibine düşmüş
kuru bir canın
kuşun can ağzında
yavru ağzı renk
gecesi gündüzü birbirine denk
omuzlarda ağır geliyor
ayrılık denilen yük
ömür dediğin başlı başına
bir külfet
İster aç yaşa ister tok
çağrılınca koşa koşa gidilir gurbet
çıkınca kapıdan dönüşe yok bilet
erik ağacının gölgesindeki kara
koca bir noktadır vuslatı kara delik
gün biter beniz soluk
ayva sarı
güneş isteyince yakar deriyi
serseri duvara sarmış
bir hanımeli gibi
gurbette anadan ayrı babadan ayrı
gün gelip ararsın tutunacak
bir duvar dibi
bakarsın heceler geceler sağır
bilmez kadrini içini dışını yar dediğin
Her derde devadır derdin kederi
şiir yazıp birbirine eklendi
tadıyla tuzuyla kaçamam el gibi
Allah’tan başka kimbilir içimizi
aşiyanda yediveren gülleri
derdimi söyleyemem elleri
dondum balkonda içim titredi
kış bitsede kışın eseri gitmedi
Göz görmeyince
gönül katlanır
Dünyaya sığışmaya çalışan
bidolu insan
canından can koparıp
canını dişine takıyor her an
kimi kula kul
kimi Allah’ımıza kurban
dünyaya yumuk gözlerle baktığımız
aşikar
bakmakla görmek arasında fark var
Kiminin doğrusu yanlış
kiminin yanlışında doğru var
kimine eğri oturup doğru konuşmak batar
kimisi doğru yaşamaktan kaçar
kimisi kulak arkasına atar
kimisi yan gelip yatar
bu nasıl bir dünya
Allahına kurban
Aşk otağında türlü türlü kurnazlık
kiminin terazinin okkası bozuk
boğazlarda düğümlü koca bir yumruk
Söyleyenle söyleyene dönde bir bak
saçımızı süpürge yapmaya alıştık
kemer koptu donu boş bıraktık
kaşıkta doluda olsa boşta olsa azık
her geçip giden gün millete atıyor kazık
bu nasıl dünya Allahına kurban
Dünya dönüyor işliyor saat gibi
her sabah her akşam değişiyor çerçevesi
duyulur elbet bir gün hakkın sesi
Gemisini dolduran denizinde boğulur
güneşli gün akşam olunca vadesini doldurur
insan dediğin bir parça sudan can bulur
bu nasıl dünya eremedim sırrına
bak gecede yıldızlar yine koyun koyuna
düşürmesin Tanrı insanı insan eline
gönül kapılıp giderse bir sevda seline
katlanır insanoğlu her karanlıklara aşar
göz görmeyince
gönül katlanır
Nurten Ak Aygen
17.04.2015
5.0
100% (11)