0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1055
Okunma

(Bölüm:1)
Dün,
kuyruklu yıldız gibi gelip geçti.
Yarınımız "şimdilik" meçhul,
arkasını göremediğimiz yüksek bir duvar...
Yaşayabileceğimiz bir tek "bu gün" var
desek........ ’te
bizler hep ölümsüzlüğe kurğuladık hayatı.
Lâkin bir düşün,
sen iyice bir düşün çocuk;
Suyu,
sayaç olmaksızın içebilmek,
ekmeği "parayla kirletmeden" yiyebilmek,
yaşamdan mutsuzluğu ve umutsuzluğu
ve sokaktan dilenciyi
köprü altlarından çocuk tinerciyi
ve alınterini arındırıp "kârdan"
salt insan için üretmek
tarlada sarı buğdayı
fabrikada arabayı, eşyayı
(Bölüm:2)
ve imece’yle devşirebilmek elma’yı nar’ı...
Bir düşün çocuk!
Kâğıt ve metal’den değilmidir özü?
Ahhh şu kör olasıca gözü,
yokluğu
bu düzende en büyük yara.
Köpeğin önüne atsan inan
dönüp te bakmaz.
Ammaaaa;
Kapitalizmin temeli ve harcı "para" .
Ve Afrika’nın, rengi olsada
bahtı niye olsun kara?
Somali’de açlıktan,
Filistin’de sneper’dan,
Suriye’de "allahû ekber" salyalarıyla
şehirlerin üstüne yağmur gibi yağan bombalardan
bebekler, kadınlar ve çocuklar
zamansız tanışıyorlar ölümle.
(Bölüm:3)
Sahi;
Tanrı’n ne yapıyor bu ara?
Silah tüccarlarıyla bir olup
-kader- diye
ölüm mü kurğuluyor sana?
Tanrı çıplak !
Tanrı çıplak çocuk
gördün mü?
Anladın mı, alğıladın mı çocuk?
Kavradın mı?
Kavğam ve isyanım:
İnsanlık onurum,
ve "hafızam"dır benim.
Boşuna arama çocuk,
yok dünyayı değiştirecek
bir sihirli değnek elimizde........,
u y a n ı ş ı m ı z
’dan b/aşka.
Bir umudum sende !
Bin umudum sende çocuk !
Anladın mı?
24:08:2012/12:01:2013.
İzmir.