12
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1475
Okunma

eğil’sen bana çocukluğum
yağmurlu gülümseyen çocukluğundan
yağmurlu hüzünlü çocukluğuma
toprak evinin önündeki taşa otursa halam
gözleri bize gülerken ezan dinlese
kalın erkeksi sesiyle Halime teyze
yine halama sitem etse
eğil küçük ellerinle
hâlâ büyümeye çalışan ellerime
yine arkandan koştur çocukları
kiraz ağacına çıkar
korkmamalarını söyle yükseklerden
sellerin korkunç olmadığını
bulanır ve dur’u’lanır sular
bırakır getirdiği çer çöpü
yalnız kıyılarına nehrin
eğil çocuk yüzünle çocukluğum
iyi bak çocuk yüzüme
ne’m kaldı senden, cambaz ayaklarımdan
bir elma için tırmanıyor mu doruğa
oyuyor mu içini armutların
vişneyle boyuyor mu tırnaklarını, yüzünü
filmcilik oynuyor mu
esinlenip
yeşilçam filmlerinden
başımda ne fırtınalar kopuyor eğil bak
içimin pencerelerini titretiyor
güneş açmayacak denli kapalı hava
herkes gelirken kendini götürüyor ama
bana bırakıyor ömür boyu hüznü
ağlıyor içimdeki çocuk
elinden düşürdüğü
beş taşlarına
bak yine gözlerimde akşam olmuyor
kaç kere ufukta görünüp kaybolsa da güneş
bir elim diğerini tutuyor
gösteriyor dolunayı
arka yüzünde de insanlar yaşıyor diyor güneşin
yolculuğunda birbirinin elini tuttuğu yere
baka baka insan insana
ağarıyor gün
eğil bak! birlikte yaşıyoruz ikimiz
sen yine bir köşede bebeğine giysiler dikiyorsun
büyütüyorsun bebeği, sen de büyürken
korkuyorsun gelecekteki büyüklüğünden
seni bırakıp giderse diye
gitmediğimi görüyorsun
gel birlikte yazalım şiiri
hadi!
28. 03. 2015 / Nazik Gülünay