Ehrâma gömülü aklımın dizdârı bellediğim
Kafatasımı sulayıp kamçılayan
Egzamalı duyu eşiğimin yaralarını
Tuzlu diliyle yalayan her dizeyle
Yeniden kuşanıyorum göğsüme şehâdeti
Çevirerek
Kancık puşt mızrakların
Katıksız çocuk kadın kız kanı
Kokan ucunu gözümün irisine
Cesedimi siper edip
Testere ağzıyla
Kıt’alara bölünmüş bir bebenin ölüsüne
Yine
Yeniden
Bir daha
Bir daha çiğneniyor
Öğütülüyor etim dirhem dirhem
Hezekiel emriyle
Lağım sarısı dişleri arasında
Dinsiz bir Yossi’nin
Ve
Gümüş bir tepside
Gümüş kadehlere doldurulup sunulur
Ucuz fahişelerin bacak arasından düşme beylere
İğneli fıçılardan sağılan kanım
Kutsallığına arş-ı azman katlarınca
Tükürdüğüm
Sövdüğüm bir Pesah Bayramı’nda



Çığlığın
Dilimin harf kesiklerinde
Manzûmelerce mürekkeplenen duâmdır Sevdâm
Hâk katında kabûle şâyân
Âb-ı girin
Kanamalı boğaz dolusu çığlığımdır Canânım
4 kutsal kitap emriyle
Ayet ayet imân duvarlarımın
Ezber Sûre’li sûretine çarpıp yankılanan



Topla Yaralı Sevdam
Topla
Kekre sarısı tütünlere sardığın hüzünlerini
Sızılarına hançer hançer saplanan kimsesizliğine
Sümük bulaşığı kirpikleri arasından
Melûl mel’ûn bakan Düşünürler’in riyakâr gözlerini
Yol
Kopar
Yaralarına Haşşaşin neşteriyle değen sancılarının saç tellerini
Topla duâm
Topla bütün güngörmeyen
Gayet meşrû ceninlerini
İğdişi mübah rahimlerin diplerinden
Yarıklarına aldırmadan avuçlarının
Yıkamadan parmaklarından damlayan
Peltelenmiş kanamalarını



Topla Canânım
Bütün yaralarını
Ve
Kapat kapkara tüllerini indirdiğin
Cesedistân pencerenin camlarının gerisine
Gökyüzü doğum sancılarıyla kıvranıp
Küfürler salladığı bir şafak vakti
Şeceresi toprağa ölü düşen güneş ahdi ile
Bir müzâyede seansında
Ederinin üzerinde
Gönüllü tek alıcısıyım
Mezata çıkardıklarının