3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1089
Okunma

geçmişe yürüdüm ıssızda
yollar karlı kaygan kurt çakal her yan
bir ara kulak kabarttım
dipsiz kuyudan gelen akustik anofordu sanki
adeta bir yıldızın karanlığa imza atması gibi
dur mu diyordu yürümü
bunca yükle gidemezsin nefeslen bari
yer gök mahşermi mahşer piyesini oynuyorken
mecali yok kipriklerin müsade etmiyor seyre
bedenimin hücreleri laktik asit yüklüyordu habire
ahval-ü hal-i işte öle
ne garip demi
geçmiş muhasebedir yüzleşmek istenmesede
bak dinle!
demiratmış limada, kaderine terkedilen vapur
filikalarsa sağında solunda cankurtaran kambur
eğer; anlatmak isteseydi yaşlı bu mağrur
dile gelseydi bilmem kaç gros tonluk yoksul
şuydu diyeceği
bunca yükü çeken ben!
çılgın dalgalarda gövdemi siper eden ben
dümeni hep kaptana verdim mecburen
ara sıra üzdüm tamam ben
cangüvenliğiniz içindi
istedim
yakıt ve bakımı o yüzden
değilmidir bu ?
nasılda benziyor sorgulanamayan insanoğluna
şu çılgın dalgaların dövdüğü
ama o demir yığını
ahval-ü hal-i işte öle
ne garip demi
Geçmişin labirentleri hep tuzak
sanmaki çıkarım, değil benim için bu fak
geldin dünyaya hesap vermeye istersen bir bak
çıkart bakalım borçtan alacakları ne kalır geri
bir hesap varken orada
neden yaparsın
seni zora sokacak hesapları
ahval-ü hal-in işte öle
ne garip demi
Mustafa YILMAZ (sertesenyel)
2015/Ankara
5.0
100% (4)