0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1173
Okunma
kaç ayrılık çıkar ki dedi yüzümdeki çizgilerden
karıncaların geçim telaşı vardı köklerinde
usulca oturdu ahlatın dibine
pasinler sarı çarşaf
pasinler gurbete gebe
hasret demleniyor gene onüç otuz treninde
bitlis sarmasının en efkârlı dumanlarını çekti ciğerlerine
yamaç yamaç, dağ dağ
nisan karı gibi eridi gözlerinde çocukluğu
ninesinin masallarındaki devler
en derin uykusunun kanına girdiler
ve çok uzak şehirlerde gençliğini
savaş kaçkını haramiler
bir kelle hesabına kurşuna dizdiler
işte tam şu körlenmiş çerçi yolundan
dağlara ota giderdi dilan
sevdaya prangalar vururdu töre
sen yanmış tutuşmuşsun kime ne
bu mevsim kimin boynunu daha keskin vurur
şer-i mahkemelerinin kılıcı gibi
oba beylerinin buyruğu
kimin ciğerine daha derin oturur
bu nasıl yüce dağlar bu nasıl geçitler
kaç sevdayla doldurulur ki binboğaların dibi
her bacanın tütüşünde
birer birer battı evler ummana
köy silindi,kendi silindi,ahlat silindi
gece ne güzel dost
zifr-i hayaletler olsa da üstünde
ova hışırdadı
toparlandı
siyahtı rengi sevdanın
yerle gök arasında
bir tanrı
bir kendi
bir de dilan vardı
kasım
5.0
100% (2)