18
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
2173
Okunma

güneşin doğmadı, aydı da ay
bulutlu günler kararttı g’özümü
bir çıkış aradım hep dar sokaklarda
çöplükte eşindi çocukluğum bir civciv örneğin
anne kanatları altında
şöyle bir görünüp geçtin ufkumdan
bakmayı öğrendi gözlerim
sesini duydum oyun oynarken
duydun sesimi
seslerimiz birbirine karışmaktan
öteye gitmedi
yankısını dinlemeliydi dağlar tepeler
gelincikler açmalıydı yolların kıyısında
çocuklar gülerken
tutmalıydın elimi
bir uçurum vardı sanki aramızda
geçilmez dar oyuklar
yüce dağlar
yakınken birbirimize
el olduk yar
uzaktan bakar düşlerin bile
donda ayazda kalırım
haziran’da
göçüp gitti uzak haziran
ölümüne üzüldüm sıcak günlerin
elime kâğıt kalem veren sevdanın
döküldükçe dizelere
kırıldı sözcükler
kör ışık altında çırpındı yürek
karanlık bulutlar gererken önünü
çık dedim açığa
pencereme vursun ışığın
olmadı hiç bir şey istediğim gibi
ayva çiçek açtı nar pembe giydi
bir türlü açmadı yüzüm çiçeği
kendi kendine öğütmüyor oysa buğdayı
hayat değirmeni
gördüm
ellerimdeki güneşi
isteğim dahilinde yürür zaman
sen yerine
11,03. 2015 / Nazik Gülünay