Ali Ulvi Büyüknohutçu’ya ithaftır.

-I-
Çiftlik ürünü; bal
Bal mı bal
Damlası değse dilime
Bin çiçekli dal,
Burnumda tüter
Gezdiğim dağlar yaylalar

Yanar yüreğim nârdan
İçerim buz gibi
Avucumla kana kana
Berrak bir yayla pınarından
Arılar, kuşlar
Kelebekler de içer
Güneş vurunca, ılgıt ılgıt
Eriyen kar sularından...

Keçilerin tulum peyniri
Bembeyaz,
Kar desen yeri var
Yağı alınmamış
Türül türül mis gibi kokar
Yiyenin dilinde lezzet
Temiz mi temiz
Hafifçe gen’zini
His gibi yakar...

O tulumun lezzetini
Dilimizde damağımızda
Miras bıraktılar bize
O dağlardan gelip geçen
Yazın yaylaya
Kışın sahile
Yazıya göçen
Yörükler, dayı, emmi hala
Ninemiz dedemiz
Bin minnet, şükran hepinize...

-II-
Duymadınız belki de
Bu çiftliğin adını
Bir kez alıp yemediyseniz
Nereden bileceksiniz
Domates ile
Biber salçasının tadını?!

Daha gelir gelmez eve
Açıp kapağını kavanozun
Hanım, sürüp sürüp
Dilim dilim ekmeğe
Başladı yemeye
Dedim ki
’Aman hanım dikkat
Çok yeme bu kadar,
Evet domates biber salçası
Salçadan değil ama
Ekmekten şişer insan
Büyür göbeği, kalçası!’

Tavsiye ederim dostlara
Yemediyseniz alın,
Tadından damağınızın
Memnun ve sağlıklı kalın!

-III-

’Ali Baba’ kardeşim sayılır
Aynı lisede okuduk
Fakülte yıllarımızda
Alman Dili öğrendik
İkimiz de turizmci olduk;
Sonra göçüp gitti o dağlara
Yurt edindi yaylaları;
Ali dönme daha geri
Hep o dağlarda kal
Çoban ol oralara
Değişme hiç
Eski halinle, hep doğal kal!

-IV-
Sabah sabah
Ner’den aklıma geldi böyle şiir
Arılar kulağımda vızıldaşır
Koyunlar, keçiler kuzular
Dertlerim depreşir;
Kestiler o dağların
Güzelim çam, sedir ağaçlarını
Yok ediyorlar ormanları
Benim gözümde yaş
Onların yüreği taş mı taş?!

Ne kurdu kuşu
Ne kuzuyu düşünüyorlar
’Yaş kesen, baş keser!’
Dağı taşı un edip eleyen,
Kayaları peynir gibi
Dilim dilim dilimleyen
Elleriniz kırılsın,
Kuzuların oğlakların meleyen
Kalmasın hesabı mahşere
Sorulsun arkadaş!!!

Şaban AKTAŞ
15.02.2015