8
Yorum
11
Beğeni
4,8
Puan
1200
Okunma
şubattır ve kar yağabilir sen sakın susma
aydınlığım senin olsun
senin olsun beyazlığım da
yeniden konuşmayı öğret yeter ki
akreplerden söz et mesela
mağara kapısından
örümcek ağından
vahiyden gülden böcekten
gözlerinle aban ruhuma
ne edeyim lamı cimi
sen elifi anlat bana
cennetle tehdit et cehhennemle müjdele
ama susma...
dağları nehirleri ve çakıl taşlarını sırtla
ellerimin avuçları da senin olsun
bana bencilliğini dayat
uzak dağlarda açarken ölüm çiçekleri
sen susma
ıslana dursun kasımpatı
dereye eğiledursun zaman
ama sen susma
çınlasın dursun kuyularda kurt ulumaları
sular karanlıklara boşaldıkça..
ruhum gölge çiçeğinin soluşu sanki
eprimiş yapraklar gibi saklanıyorum
varsın cemre de düşsün
ama sen susma
utanıyorum sessziliğine boğulduğum ölümlerden
gazzeli amedli çocuk cesetlerinden
kuduse yöenlsin atların eşkin şarkısı
ateşlere gülümserken gemiler
sen susma
utanıyorum cebeli tarık’tan..
çölün ışıldayan yanlarında
sarıkları rüzgarla savrulan adamlar
kederli kirpikleriyle örterler dünyayı
sakalları hışımla uzar tarihin asrı saadetine
duruşları mahzun ve mağrur
bir rüzgar esse
-sen yine de susma-
ve dağılsa üzerimdeki bu ölü toprağı
belki çakmak çakmak gözleri okunur
uzaktan bir yesrib gülümser
bir endülüs işmar eder ve uzatır ellerini
sen susma
yoksa bu ıssızlık hepimizin mezarı olur
alır bizi bilinmez acılara götürür...
küt diye bitebilir şiir
ama susma...
5.0
91% (10)
3.0
9% (1)