16
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
1956
Okunma

tezatlara monolog yüklemekten sıkılmayan şairler
anladık
yüzünüz üzgün bir cadde
süikastlar hazırlayıp yenilgiyi hazmetmenizden sıkıldık
anladık
çok çamurluydu rüzgarınız
kaygan
ve dazlaktı zaman
anladık boğuktunuz
buna rağmen koğuş nöbetlerinde uyumadınız
her şiirinizde geçiyordu özgürlük
anladık, akşam yemeğini vermeyelim kapitalizme
köşeye sıkışsın isyan, aman
yeniliş ayaklarımızın dibinde olsa ne çıkar
yanlış anlamıyoruz , tamam
kitlelerin yararınaydı minörü figanlarınız
dönüp dolaşıp gün hüzne kavuşuyor
akşamın ilk ışıklarıyla
anlamsızlığa şarkılar besteliyorsunuz
anladık
Tanrı da anladı, onu inkar dahi etseniz
diyor ki
yeterince acı çekmediniz
belki sizin olmayan kederleri özlediniz
anladık
çektiğiniz dünyanın ağırlığıydı
demek istediğiniz ama diyemediğiniz
yüzünüzde bir ölümlünün öznelliği gibi seğirdi
ve çocukluk masumiyetince kıskandınız
’ben buldum bu acıyı, bu acı sizin değil’
yarısını dahi geçemeden kum saatini devirdiniz
ölüm iyileşemeyecek bir şey
ne kötü ne fena hiç anlayamadınız
benden ve dünyadan yaşlısınız
geriye bir şey kalmadı ne fena
yalnızsınız
pişmanlık bile size yaklaşamayacak ne fena
ruhunuzun yuva araması
kaybını idrak edemeyen çocuk hırçınlığı
yazık
kendini ele vermeyen
bir bebek gibi susan
üstü başı rüya kokan
bir fikrin içinde
size verilen isim
hiç bir duygu değil sadece hiçlik
anladık
her şeyi yapabileceğini söyleyip
hiç bir şey yapamayan aşkınızın sahipsizliğini
eğilip bakmaya bile cesaret edemeyeceğiniz
derinliğin sesiyle konuşur gibi yapan
sahteliğinizin sizi nasıl yok ettiğini
anladık
gerçek sonsuzluk henüz başlamadan
zamanın bir yerlerinde tükendiniz...