0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1735
Okunma

ne zaman dilim sürçse şairsin diyor
güzel şeyler bulaşır insana
güzel olan şeyleri üleştik
ben payıma düşeni aldım sen payına düşeni
eşitti seninle açılarımız
oysa içimin kara tahtasının yazgısını
kim silebilir ki ? bir şiir mi ? bir elf rüzğarı mı ?
bir elin sola yakın olanı mı ?
titrer mi otopsi doktorunun gözleri bu yüzden
ruhum dövüşsün istiyorsun.
oysa ben ruhumu,
iki paralık bir dünyadan sonra sevmek istedim.
Kim duyabilir ki ? altıncı his mi ?
altıncı simyasımı gözlerinin?
kendime yetiyormuş oysa hayat
ikiden önce
çok öldüm, çok öldürüldüm
her şeyin yan tarafını pas geçtim
ortası ben olsun diye güneşin kırpık gözleri
pas tutan zincirler suda yıkanır deme.
özgürüm doyasıya
gülüncüm biraz
nefes alırken damarlarımda bir akvaryum
okyanus oluyorum arada bir
dereler taşkın
dereler tatlı su
ama dereler sıg yamacına kurulu yolların
esiyor, ve yan dönüyor yapragında bir fidan
kırgın degilim
ama hayat küsmeye deger
çünkü hayat, hayat adamı için değil
nefes almak için değil
gülen gözleri olan kaç vardiya ustası
ve ekim çiftcisi buldun ki fırınında bir ekmekte
seyre dalar gibi daldıkki yasını tutuyoruz
nadasa bıraktıgımız ellerimizin
hayat küsmeye deger sevgili küs sende
ne zaman iyi bir dilim düşse payıma umuttan
ya bir çocuk ölür, ya bir çocuk öldürür beni
büyümek en ölümcül yaram
katilim seninle kuşandı silahlarını
izimi sürdü bulmaya
ki tetikce tehtit degildi öldüm
hiç yaram yazmadı kimliğimde
aksanı bilinmedi hiç. bırakmadım
eçhule koyverdim seni
yağmur yagıyordu dış hatlarda bardagımı dolduran
rakıma katık ettim iki kadehte tek attım
dünyayı kandırınca başım
öyle ördüm ölümü sen siz olduğun zamanda
şimdi ne bir vasiyetim var ne bir alacagım
yüzünün gamzesinden bir parsel
mezar istiyorum sadece
’gece kondu’ yazan yüreğimin taşına
karşımdan gelen kalabalığın,
hatırlamadığı gözlerim yalnız
deniz beni çagırıyor sevgili
yazmaya kulaç atmamı istiyor
kaybettiğim bir nokta vardı şiirimde
bulacagım bir gün
kaybettiğim yerde bulacagım
hangi birine yeter zarif bir harf
yarım bir hece se noktasından
agırlığınca göbekli bir dünya bu
hangi birine yeter zarif bir harf
yarım bir hece se noktalı
ama ’çatan içinde hayat zordur’ biliriz
sonra dik eklendi bilire
ihtiyaç duyulan her şeydik
ihtiyaç olan her şeyden önce
aşkın bileneni de var dileneni de
biz her ikisiydik kapında
seni açıyorduk
acıyorduk ortak hattımızdan
şimdi içinde diyarı terk bir ben kaldım
bir ben bildim giderayak kalmayı
bir sen bildin bir ben bildim öldüm
ölmekten bahsettim özür diler gibi
biraz sakince dünya bir bakıma
kemirecekler hayatı en tuzlu yerinden
bize yavan kalacak bu katıksız ölmek yine
üzülmeli miyim bu gün
üzmeli miyim yoksa dünü
sevgiliye sözlenen sözler gibi
hangi kılıfa soksam ömürleri
kınından düşüyor hayat.
cümleler bana utangaç davranıyor
hayat yazamıyorum seni yine...