3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2177
Okunma

güneşin battığı yerde
ay kalbinden öksürür sevğilim
sonra ben devreye girerim
payıma düşen günlerden erkenci kuşlar gelir
bir göçe zorunluluk derim
bir tek onları isterim
ve bir tek onları...
gözlerimin tuz dağında
boğazı acısın ekimin yirmibeşinin
yutkunayım bu akşam üstü
hıçkırığım da tutunsun sarı kollu yapraklara
elime diktiğim gülün ağzından su veriyorum
içimdeki göçebe çingeneye
üşenmesem aglayacagım
üşenmesem aç bir çocuk doyuracağım
üşenmesem gecenin memesine soracağım
ateş böceklerinin küskünlüğünü
üşenmesem...
üşeniyorum...
yıldızlar bile korkuyor menekşenin renğinden
parmağımın beşi gibi lacivertten
sabahı görecek miyim ?
güneşin kulagına elçi olacak mıyım ?
bak diyebilecek miyim ?
saçını son kez tara
ve geç kalma o uzun boylu aynalara
yorgunum
alın terim üşüdü bu ekimde
yorgunum o alnı açık namuslu günlerde
sadece yorgun
nabzımı tut molanı bana ver
tek nazım bu
kipritçi kuşlar tarar yanlızlığın
ak saçlı dumanlarını yangınlarda
esmer kanatlarım var benim
bir şey derim penceremin gövdesine
bak derim : ay kalbinden öksürüyor
ekimin yirmibeşi üstelik
gök yüzünü serçelere bagışlayalım mı ?
son kez ıslık çalalım mı?
ve son kez mezarlıklardan geçelim mi ?
hadi...
bir dilek tutalım o masallara
o erkenci kuşlara...
5.0
100% (5)