4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1240
Okunma
odam pencerem ve ben...
dışarıda gece karanlıkları,
uluyan rüzgar,
soluyan sessizlik.
ve tütün kokusunda bir yalnızlık ki
buna inat,
sırıtıyor karanlığın koynunda
şehrin ışıkları,
yüzüm tutsak cama dayalı...
gözlerim
bir yeryüzünde, bir gökyüzünde;
bir ışıklara, bir yıldızlara bakıyorum.
hani gelsinler istiyorum
onların yeri ayrı
dolsunlar mekanıma
misafirim olsunlar.
ama çağıramıyorum
ocağım yok!
bir fincan kahve bile
yapamam ki onlara...
şimdi saat
anıların gözlerimde yürüme saatidir.
ve yalnızlığın yüreğimde üşüme saati.
dışarıda gece karanlıkları,
şehrin ışıkları
ve ben
yüzüm tutsak cama dayalı...
beklediğim yok!
zor severim
sevdimmide tam severim.
çıkmasın karşıma "ben aşkım" diyen,
bir seslik, bir nefeslik insanoğulları
ki bilinsin
düşüyor gözlerimden şimdi
küstah aşkların ukalâ insanları...
odam pencerem ve ben...
dışarıda gece karanlıkları
içime süzülüyor sinsice
düşsel intiharlarıyla şehrin ışıkları.
ve anılarımda oturuyor halen
umudumun son çırpınışları...
umudum mu?
sizlere ömür;
oysa daha dün
duruyordu elimin altında.
onurlu bir aşka ve sevdaya
sarılmak istedi diye
öldürüldü.
döküldü yıldızlar,
söndü şehrin tüm ışıkları.
içimde söylenip duruyor şimdi
ayrılık şarkıları...
umarsız
yüzüm tutsak cama dayalı...
5.0
100% (1)