17
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
1456
Okunma

dünya sahne bizler oyuncu
nasıl oynadığımız tartışılır
kimimiz hakkını veriyor rolünün
kimi atlıyor sahneden seyirci bölümüne
kuliste kimi
kimi oyuna adapte olmuyor
kalıyor dışarıda
gerçeği yoruyor
aşkımız kayıyor sahneden
seyirci bakışı hüzünlü bir sevdayı izliyor
buluyor düşlerinde yer eden hayali aşkı
önce yavaş çekim bir görüntü ve fon müziği
sanki bir ağacı kutsuyor sevgimiz
sen beni yakalamaya çalışırken
ardından koşuyorum senin
bir türlü tutuşamıyor ellerimiz
el sıkışıyor düşmanlar bile
gittikçe ayrılıyor yollarımız
ah ne kadar kısaydı oysa
evlerimiz arasındaki merdivenler
bir kaç basamakta sofranızda bulurdum kendimi
yoğurt, pekmez, bazlama, peynir
ve senin gülümseyen gözlerin
kapımız her dem açıktı selâma
nöbetçi yoktu kalbimizde
önümüze engel koyup durduran
adımımıza çengel atıp
düşüren
çocukluğumuz görmezdi henüz
dünyanın alnındaki karayı
hem savaşlar falan olup bitmişti
ülkemiz kurtulmuştu düşmandan
haberimiz bile yoktu
içimizdeki düşmandan
polis kaynamazdı sokaklar
büyük bir adam geçince
olsa olsa
üç beş polis,
bir de alaydan
pazar iznine çıkan askerler
bez bebeğime giysiler dikerdim ben,
sen topaç çevirirdin çıkmaz sokakta
daha mahalleden kimse ölmemişti
bilmiyorduk ölümü
bakıp bakıp gülüyorduk birbirimize
yeni doğmuş buzağısını arar gibi bir inek
dar sokak aralarında saklambaç oynuyorduk
yakalanıyorduk bir yerde
hayata yakalanır gibi
düştüğümüz de oluyordu ara sıra
arkasında koşarken büyüklerin
katılamıyorduk bir türlü
onların oyununa
biz böyle olmayacağız diyorduk
böyle sövmeli, kavgalı
bizim sevgimiz olacak sadece
sokağımızda ışıtan lâmba
yakalanırsak birgün
yakalanacağız aşkımıza
biz olmayacağız sahnede
birbirini tartaklayan oyuncular
düş kuşlarımızı uçuracağız
çatıların üstünden
el el epenekte kalacak her günümüz
ellerimiz birbirinin üstünde
14. 12. 2014 / Nazik Gülünay