10
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1588
Okunma
Kafka’nın penceresinden Furuğ’a uzanan bir yolun yolcusuydum
bileklerimi kırdılar Nazım Hikmet derken
ve ayaklarımdan astılar Ahmet Arif’in gözlerine bakarken…
söz
kendimi aşmadan teslim etmeyeceğim kimseye ruhumu
dağları aşacağım ve yolları
ırmakları geçeceğim ve okyanusları
Simurg’un kanadından bir tüy koparıp
Turgut Uyar’ı selamlarken bitireceğim gökyüzü seyyahlığımı!
söz
aşkımdan öleceğim aşksızlara inat
öyle çok seveceğim çocukları
ve kuşları ve doğayı
paldır küldür olacak düşüşüm yol ortasında
kimseyi acındırmayacağım hastalığıma ve kapanmamış yaralarıma
söz
gözlerimin elasını sözlerimin mavisiyle harmanlayıp
devam edeceğim lacivert yolculuklarıma
bin kere ölsem yüz bin kere doğacağım
yeni yetme mektepli şairlerin kaleminde ve kelamında!
söz
her kelimem düşerken kağıda
kimse bilmeyecek ağladığımı
upuzun kahkahalarım olacak ardı arkası kesilmeyen
bir inanmışlığın gücüyle atacağım adımlarımı
mayınlar patlasa dahi ayaklarımın altında
söz
ütopyam baki kalacak cesedim kurtlansa da devrim yolunda
ki en büyük devrimci benim deyip
korkuyla yürüdüğümü bütün korkuların üstüne
bilmeyecek kimse
söz
asiliğinden keseceğim dilimi yeri gelirse
ama bir kendime, bir de sevdiklerime
usulca kapatacağım gözlerimi sonra özünü yitirenlere
sözünü çiğneyenler bizden değildir diye
söz
bana kalbinde yer açan herkesin
kalbinde yıllanacağım şarap gibi
kalbini kapatanlar da sağ olsun
demek ki yurdum değildi yürekleri!
söz
bir incinmişliği ısıracağım dişlerimin arasında
ve öğüteceğim hiç yaşanmamış gibi
asl’olan yaşamın ve aşkın kendisidir!
söz biter öz bitince!
15:00/09.12.14/Sev_tap