4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1413
Okunma

Kalabalığın robot resimleri önümde
Şekli önceden tarif edilmiş hatlar
Fotoğrafın ötesine gidemeyen
Gösterişli kaygılar
Yalnız tanır gibiyim içlerinden birini
Bir düşünsem...
Bir yerlerden çıkaracağım adını
Belki eski defterlerden
Malum,
Çok var bunlardan
Dikkatli bakınca
Hepsi birbirine benzer
Biraz tanıyınca
Aynı elden çıkmış, dersiniz
Kaşlar, gözler, kirpikler,
Burunlar, saçlar, kulaklar
Dışı farklı da olsa
İfadeler hep aynı
Renk renk
Mavi, yeşil, siyah,
Kahverengi, ela gözler
Bakmak sonra bulmak istersiniz ya
Belki derinlerde, nefesin olmadığı bir yerde...
Duvarlar iner hemen,
Gösterişli duvarlar...
Dudaklar söyler durur
Türlü türlü,
Pek tatlı, pek latif,
Dinlemeye doyamayacağın yalanlar
Bir de vicdan
Hani resmi çizilmeyen
Susar öylece, hep susar...
Yalnız sahibine anlatır
O da günü gelince
Belki bunun için
Bir türlü duyamaz birbirini kulaklar
Çünki bilir
Dudaklardan çıkanı,
Ortağı olduğu yalanı
Unutmak ister...
İşte
Kalabalığın robot resimleri önümde
İçlerinden birini anımsıyorum şimdi
Bilmeden işittiğim bir yalan
Bunca uzak durmuşken oysa
Yüz çevirmişken
Aslında inanmak istediğim bir yalan
Susmak.. sonra hiç konuşmamak
Bir soluğum var kalabalıkta
O da üşüyor, titremeyi bilmediğinden
Gömülüp içime usulca ararken
Vakit gelmiş olacak
Derinden fısıldıyor vicdan
Kendimi tatlı bir kandırıştan sonra
Uyanıyorum
Acılı, ağulu dikenlerimle
Gözlerim kamaşıyor
Günün ilk ışıklarında