0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1162
Okunma

Başımızın üstünde çığlık çığlığa bulutlar
Onlardan zayıf, çelimsiz, kefensiz kuşlar
Kaygısız keşmekeşinden bu dünyanın
Umarsız eleminden gözyaşı denizlerinin
Yatarak bir sola, bir de sağa
Koşuyorlar habersizce boşluğa
Karanlıkta yürüyen devler görüyorum
Sanki acıyarak ve de türkü söyleyerek
Parçalıyor havayı, dumanı sıcak bacaları
Bin bir düşünce, bin bir keder
Geçiyor önlerinden duygu yüklü ayaklar
Geçiyor sessiz çıngıraklar
Ağlayan rüzgarın dinmez, bitevi sesi
İnleyen suyun bitmez, ebedi nefesi
Bir yetimin alnına kondurulmuş şefkat busesi
Her bakış hüzün kaynağı, tükenmişlik yumağı
Kanatlanan her kuş sanki ölüm burağı
Düşen her yağmur duygu yüklü düşünceler sunağı
Gece soğuk, sema yıkılmış hayaller yığını
Sesleri kesilmiş çıngıraklı yılanların
Kurtların, hissiz sırtlanların ve dahi kuzuların
Demirden paslı bir hançer saplı alnına
Gece soğuk, sema yıkılmış hayaller yığını
Hal böyleyken göremez insan kendi simasını
Vicdanları lekeli, akılları vurulmuş gönüller
Örtün, örtün üstüme bir yorgan gibi karanlığı
Gömün başımı ölüler diyarı toprağa
Bir deve kuşunun çöksün üstüme ağırlığı
Aslında vakit ölmek vaktidir unutmuşum
Kaçacak bir yer, saklanacak bir kuytu varmış gibi
Bir köşe başı, bir duvar dibi
Bir kapı önü de ben tutmuşum
Vakit ölmek vaktidir unutmuşum…
Serkan Özdemir 21/11/2014
5.0
100% (1)