17
Yorum
37
Beğeni
5,0
Puan
2528
Okunma

Ne kış, ne mevsimin son günü
Yokluğuna mahkum bir adamın son inleyişidir bu
Dualarım döke saça, dilenci mezar başlarında
Men edilmiş bir aşkın
çöplüğünde deşelenirken hayatım
ben kör kütük gitmelerin sarhoşu
sen gece cinayetlerimin hüküm giymiş zebanisi
ellerim lekeli
gidişin çığlık,
gidişin hıçkırık
gidişin düş kırıklığı
özlemin ömür törpüsü
adın sokaklarda akla ziyan
kimsesizliğim dilsiz caddelere
biliyorum
yine t/akacak yağmur getirip aklıma seni
bir damlada düşeceğim göz çukurlarına
esip geçen her rüzgar
delice attıracak yüreğini
ben gibi tutacaksın ellerini
ne bahara sığacaksın
ne yaza, kış gibi üşüyeceksin
öptüğüm yerden yakacak güneş
hedefini şaşırmış kurşun ağırlığında hıçkıracaksın
dibine vuracak yüreğin
çekip sahiline katacaksın beni cümlelerin önüne
karışacak birbirine gerçekle, masal
gözbebeklerine çizeceksin yüzümü
ayaklarını döverken dalgalar
donuk donuk gülümseyişim dudaklarında yorgun
âmâ sözcüklerin karanlık odalarında
bir cinayet düşecek iniltili
gecelerinde kimliksiz kahkahalar
kimliğimi itiraf edecek parmak uçlarından
düşlerin sekte vururken aklına
cebren tutuklanacaksın gölgesinde
görsen halimi gitmezdin
yada hiç girmedin hayatıma
yüreğimdeki cümleler karışık
yağmur telaşlı düşmek için gözlerime
korkum uçsuz bucaksız
yine sensizlik vurdu belki de
seninle ne çoktuk, ne az, tam karar
şimdi yoksunluk var gönlümün acıyan yanında
ne mevsimler
ne takvimler
gelmeyecek bir baharın elçisi saatler
param parça, lime lime
savurgan bir ömrün bahşettiği sevgi
düşman bir gecenin ardından
öksesinde çırpınan kuş gibi
ve son kez söylüyorum
bugün düş görmeyi unutmak için
bir damla uykuya hasret gidiyorum
5.0
100% (34)