12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1771
Okunma
ne şimşek çakardı
ne de yağardı yağmur
gök gürlemeden
köpürürdü koca şehir
her gece
dilinirdi anlamsız akan nehirlere
bin bir acıyla yazdığı heceleri silinirdi
direnirdi
esir değildi
olamazdı da
içtiği köpükler
içinde dilenirdi
ağırdı
ağlar içten içe
iyiden iyiye ağırlaşırdı
geçemezdi üstünden ağırlığından fazlası
deniz gibi dengesizce
cılız bir nehrim üstüne kurulmuştu
sağlamdı ayakları...
kendi gibi en az on adamı omuzlardı
adam gibi görünen adamlar
sırtından geçtiğinden
kamburlaşmıştı
göğün şiddetiyle
gözlerinden boşaldı
geçitti
unuttu üstünden geçenleri
çözüldü dizlerinin bağı
dizgin değildi at ağızlarda
dizginsiz nehirlerin üstüne yıkıldı
gürledi gökleri
kırbaçlar gibi şakladı çıplak anlında yıldırımlar
taştı yağmurları
umutları kurumuştu
köpüremedi
akmadı
yüzmeyi bilmiyordu
gücüde yoktu yüzecek
dizginleyemedi yüreğini
boğdu beyaz köpükler
ağladı kara gözleri
mavi köprüyü kuran adam
ölmüştü