26
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2842
Okunma

kendim yapardım oyuncaklarımı,
düşlerimi gizlerdim babamdan
kavak ağacından tekerlekleri
ıslığımdan kornası olurdu,
usulca sürerdim çatlak topraklarda
ne çok devrilirdi
senden yoksun arabam.
ne petrol tanıdım
ne asfalt,
terimle doldururdum çukurları
avuçlarımda toprak
ağzımda su;
kalbimde seni taşırdım
incinmesin diye bileklerin
yollarını tırnaklarımla kazırdım.
görmesem de rüyamda
barajlar kurardım
çamur barikatları delip
özgür kalınca sular
boğulurdu içimde çığlıklar.
korku nedir bilmezdim,
yine de ürpertirdi yabancı bir ses;
kara gözlükleri vardı onların
içlerini göremezdim.
gördüğüm
babamın uykusuz gözleri,
onların ellerinde sevgili eli
babamın ellerinde at dizginleri,
benim de söğüt dalından küheylanım vardı
kışın bahara sürdüğüm
yazınsa yolum yıldızlardı.
en güzel oyuncağımla buluşurdum altında güneşin,
vura vura çevirirdim
kollarım yorgun
bacaklarım ağrılı
tükenirdi nefesim,
yine de uçardım
beni uzaklara götürürdü o paslı halka.
ve yuvarlak olduğunu
öğrettiğinde
öğretmenim
ondan da umudumu kestim
çemberimi taşlarla ezdim
ben bu dünyayı düzgün bilirdim.
boşu boşuna koşmuşum o halkanın peşinden
içim hala sızlar
sızladıkça içim
babam kızar
ağlarım
oysa ben
ağlarken bile koşardım
yetişir imdadıma anam;
çatlaklarıma tereyağı çalardı
yaralarımdan çok sızlardı yüreği
elleri nereme değse
dinerdi acım,
en derin izler bile nazlanmazdı
silinir
iyileşirdi
can verirdi canından canım anam.
ne dam gördüm
ne yetim hane,
evim engin ovalar
yatağım topraktı,
saçlarımı her kestirdiğimde
umutlarım uzardı.
bakmayın öyle kesmeyim
bıçak gibi,
ürkütmeyin yine;
kötülüğü kötülere çoktan attım,
yılana bile kendi suyumu veririm
kararıp düşmüş omuzlarıma
yele gibi saçlarım.
kükreyemem.
büyüyemem
çocuğum işte...
ben
Fotoğraf Nilay Yongacı